yakalanır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yakalanır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yayın balığı Nasıl yakalanır? Yayın balığı yakalama Teknikleri.

Yayın balığı Nasıl yakalanır? Yayın balığı yakalama Teknikleri.



Yayın balığı Kelebicin (gelebicin) ve özellikle genç bireyleri için kullanılan kelebek, yaygınlaşmış diğer yerel isimleridir. Göllerin ve nehirlerin milli, çamurlu diplerinde, batak kıyılarına yakın sığlıklarında yaşarlar. Tabanda açtığı ya da bulduğu oyuklarda, çok yıllık bitkilerin kök ve gövde enkazları altında yuvalanma eğiliminde olan gececil yırtıcılar olan yayınlar gün içerisinde bu alanlarda gizlenip havanın kararmaya başlamasıyla birlikte harekete geçerler. Gerek görünümü ve gerekse ekolojisiyle güneydoğulu akrabası Mezopotamya yayınına (Silurus triostegus) ve güneyli akrabası karabalığa (Clarias lazera) benzer özellikler taşır. Ancak yan yana getirildiklerinde birbirilerinden aslında ne denli farklı oldukları rahatlıkla görülebilecek kadar farklılaşmış apayrı tatlı su türleridir. Pulsuz olan vücudu kalın derisi altında yer alan mukus bezlerinin yoğun salgısından ötürü oldukça kaygan bir o kadar da mukavimdir. Sırtının nispeten orta kısmında konumlanmış olan ve dumura uğramış oldukça küçük bir sırt yüzgecine karşılık gövdenin altında anüsün (sidikliğin) gerisinden başlayarak kuyruk yüzgeci kaidesine değin vücudu boylayan büyük bir dışkıl yüzgece sahiptir. Vücut geneline hâkim olan renk, açıklı koyulu gridir. Bazen hafif sarı-kahverengi tonlamalara sahip mermer desenli bireylerde görülebilir. Solungaçların yan ve alt kısmıyla altçene ve karın bölgesi ise koyu renkli gövde rengine karşılık kirli beyazdır.

Yayınlar, etçil beslenme alışkanlığı sergilediklerinden bulundukları havzada besin piramidinin en üstünde yer aln türlerdir. Erginleşerek yetişkin özellikleri kazanmış bir yayının tam anlamıyla hâkimi olduğu tatlı su coğrafyasında herhangi bir doğal düşmanı olmayıp gerçek ve eks*ksiz bir yüzgeçli tirandır. Özellikle Çukurova bölgesinde yer alan Ceyhan ve Seyhan havzalarında anlatılan eski hikâyelerde akarsu ve göllerin kıyıya yakın bölgelerinde taşların üzerine çıkarak devasa cüssesiyle öylece durup güneşlenen yayınlardan bahsedildiğine rastlansada müspet anlamda böyle bir gözlem yapılmamıştır. En uzun çifti ağız kenarlarına doğru üstçenede, daha kısa olan diğer iki çiftiyse altçenede yer alan tat'a ve harekete duyarlı gelişkin bıyıklarıyla -ister ölü ister canlı olsun- tüketebileceği her türden hayvansal besini -görüş imkânı sunmayan bulanık sularda bile- tam bir kesinlikle bulabilecek kabiliyettedir. Altçene üstçeneye göre biraz daha iri ve öne doğru çıkıntılı olup her ikisinde de çok sıralı ve geriye doğru kıvrılmış küçücük dişlerden müteşekkil güçlü diş tablaları yer alır. Yan yüzgeçlerinin ilk ışını oldukça gelişerek sertleşmiş ve bir yanında testere gibi dişli çıkıntılar bulunan özel bir yapı kazanmıştır. Bu yüzden iri balıkların kıyıya alınması ve bırakıldıkları zeminde zaptedilmeleri anında bu kemik dişlere sahip yüzgeç ışınları kollanarak istenmeyen yaralanmaların önüne geçilmelidir.
Yayınlar, yaşadıkları alanda taban dokusu içerisinde yer alan yumuşakçalardan, gümüş, sazan, bıyıklı balık, çapak gibi balıklara, kerevitten kurbağaya, kıyısal alanda barınan sıçan ve fare gibi yer yer suya giren kemirgenlere kadar hemen her türlü canlıyı avlayarak hayatını sürdürür. Vücut büyüklüğüne nispetle oldukça küçük sayılabilecek gözleri yaşadığı bulanık ve çamurlu meralarda seçici bir duyu olarak değer taşımaz. Bu yüzden bıyık olarak adlandırılan ağız çevresindeki duyargalar, çok fonksiyonlu algılayıcılar olarak balığın bulunduğu çevreyi fizik ve kimya yönünden yorumlayabilmesine imkân sağlayan en önemli duyu organlarıdır. Her türlü taze ve canlı yemle yemlenmiş dip bırakmalarıyla başarılı şekilde yakalanabilen yayın, yurdumuzun genelinde yayılım göstermektedir.

YEMLER

Canlı Yemler Kurbağa, yılanbalığı , gümüş , sazan , bıyıklı balık , çapak , kerevit
Taze Yemler Tavukların ve geviş getiren hayvanların sakatatı, kısmen kokuşmuş balıklar
Yapay Yemler Kurbağa ve semender şeklinde sasilere takılmış döner kaşıklar (spinner), benzer şekilde yapay yemli diğer döner kaşıklar (spinnerbait)

Turna Balığı Nerelerde Bulunur? Turna Nasıl Yakalanır?

TURNA

Turna Balığı Nerelerde Bulunur? Turna Nasıl Yakalanır?



Turna balıkları farklı görünümüyle diğer tatlı su yırtıcı balıklarından kolaylıkla ayırt edilebilen ve oldukça hızlı bir balık olan turna balığı etkileyici karakterlere ve muazzam bir görüntüye sahip balıklardır. baskınlık kurdukları her bölgede besin piramidinin en tepesinde yer alan bu yırtıcı balıklar, aynı türde diğer balıklar turna yavruları da (turnalar) dahil olmak üzere her türlü yutabilecekleri canlı üzerinden seçici davranmaksızın doymak nedir bilmeden beslenirler. hatta merada rastladıkları su kuşlarından kıyıda gezen farelere kamışlıklarda yuvalanan fareler gibi diğer küçük kemirgenlerden kurbağa ve semender gibi iki yaşayışlılara kadar hemen her türlü canlıyı, baş edilmesi zor bir avlanma baskısı altına alarak tüketirler.
Hidrodinamiğe ilgili bir mühendisi kıskandıracak nitelikteki torpil şekilli uzun silindirik vücudu yanında, vücudunun oldukça gerisinde, neredeyse birbiriyle aynı hizada ve eş büyüklüğe sahipi -altlı üstlü- sırt ve dışkıl yüzgeçleri turnanın güçlü kuyruğuyla oluşturduğu itkiyi kontrol ederek şimşek hızında atılmalar ve kısa menzilli fişeklemeler yapabilmesine olanak tanır. Hemen her büyüklükteki durgun su alanında ve ırmakların nispeten serin aktığı derin yataklı bölgelerde tek başlarına yaşarlar. Sualtındaki yoğun bitki koruluklarıyla kıyıdaki kamışlıkların etrafını seven, buralarda gizlenerek yakınından geçen canlıları pusuya düşürerek geçinen gözüpek yırtıcılardır.
Vücutları genel olarak esmer tonlu sarımtırak yeşil renkte olup -yaşa ve meraya göre değişmek koşuluyla- genç bireylerde karına doğru inen düzensiz şeritlere ve daha yaşlı bireylerdeyse iri esmer benekli karışık desenlere rastlanır. Başlarının önemli bir bölümünü oluşturarak hayli iri dişlerle donanmış büyük ağızları neredeyse dev bir ördek gagasını andıran kendine özgü şekliyle turnanın sahip olduğu en belirgin görsel karakterdi şekillendirir. Ağzın ön ucunda altçenenin üstçeneye göre biraz daha ileri çıkık olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Ağız kenarlarında, enseyle göz etrafında fark edeceğiniz küçük ve sıralı gözenekler, balığın hem bulanık suda hem de karanlıkta yakınındaki alanı fizik ve kimya yönünden algılamasına yardımcı duyu hücrelerine açılan küçük kanalcıklardır.
Yem olarak her türlü tatlı su balığı ve çaça, sardalye, hamsi gibi deniz balığının canlı ya da ölü olarak kullanıldığı şamandıralı bırakma donamları turna için yeterlidir. Bununla birlikte no.3 ve üzeri boydaki düz ve dalgalı şekilde bükülmüş döner kaşıklar, düşük hızlı sarımlarda bile kolay yalpalanan geniş ve çukur yalpa kaşıkları, yüzeyden ve orta sudan gelen 5-15 cm aralığındaki tüm yapay yemler, zokayla donatılmış sasiler ve yemli döner kaşıklar turna oltacılığında kullanabileceğiniz diğer donamları örneklemeye yeterlidir. Özellikle turuncu ve kırmızı sırtlı yalpa kaşıkları ve meraya bağlı olmak koşuluyla orta sudan sürütülebilecek 7-12 cm.lik sahte balıklar turna avında başarısı bilinen belirgin yapay yem gruplarıdır. Turna oltacılığında bırakma donamların kullanılması durumunda, bulunulan meranın tabanı su bitkileriyle kaplı olan ve tercihen kıyıdaki saz ve kamış öbekleriyle perdelenen -zayıf akıntılı veya tamamen durgun- bölgelerini denemenizi öneririm.

YEMLER

Canlı Yemler Kurbağa, semender, tüm tatlı su balıklarının genç bireyleri
Taze Yemler Kurbağa, semender, tüm tatlı su balıklarının genç bireyleri yanında benzer boy ve yapıdaki deniz balıkları
Yapay Yemler Döner kaşıklar (spinner), Yemli döner kaşıklar (spinnerbait), yalpa kaşıkları, yüzeyden gelen ve kısmen dalan sahte balıklar (voblerler)

TATLI SU KEFALİ (Kasna) Nasıl Yakalanır? Bulunduğu yerler.

TATLI SU KEFALİ (Kasna)

TATLI SU KEFALİ (Kasna) Nasıl Yakalanır? Bulunduğu yerler.



Kasna, ağzıbüyük, akçabalık adlarıyla da anılan tatlı su kefali, isminden anlaşılacağı gibi tatlı su havzalarının -özellikle berrak ve nispeten hızlı akan- çaylarında avcı özellikleriyle öne çıkan bir balıktır. Bu yönüyle orta irtifalı bölgelerin akarsularında ve bu sulara bağlantılı göllerde olta balıkçılığı açısından önem taşıyan türlerin başında yer alırlar. Güçlü bir kuyruk yüzgecine sahip olan tatlı su kefali sahip olduğu hidrodinamik vücut yapısıyla kıyının 40 metreye kadar önündeki açıklıklarda yüzeye yakın şekilde yayılım gösterirler. Bu esnada sık sık sıçrayışlar yaparak avlanan kefaller yüzey suyundaki her türlü hareketliliğe olabildiğince ilgilidirler. Tatlı su kefalinin yayılım gösterdiği meralarda, gün içerisinde, kıyı önlerine yakın olup ağaçlar tarafından gölgelenmiş alanların özellikle su yüzeyi ve yüzeyin hemen altını değerlendiren yapay yem gruplarıyla taranması kolaylıkla birkaçının yakalanmasını sağlayacaktır. Işık şiddetinin düştüğü ve güneş ışınlarının eğik açıyla geldiği sabah ve akşam üstü saatlerinde ise dağınık şekilde sürülenerek meranın hemen hemen tüm kıyısında etkinlik gösterirler.
70 cm civarında boya ulaşabilen yetişkin tatlı su kefalleri, orta büyüklükteki düzgün sıralı pulları ve nispeten silindirik yapıdaki vücutlarıyla oldukça etkileyici yapısal özellikler sergilerler. Esmer tonlardaki koyu renkli sırt kısmından karın bölgesine doğru kirli beyaz, açık sarı tonlara dönüşen donu yer yer yeşilimsi mavimtırak metalik yansımalar oluşturur. Koyu renkte ki sırt yüzgecine karşılık karın yüzgeçleri ve anal yüzgeci hafif tonda turuncu renktedir. Nispeten silindirik ve uzun yapısından dolayı adaş tutulduğu (denizel) kefallerle esasen herhangi bir yakın akrabalığı olmayan kasnalar, gün içerisinde bulabildikleri hemen her türlü besini değerlendiren obur balıklardır. Her türden sucul böceği, karasal böcekleri, balık ve semender gibi amfibyumların yumurta, larva ve genç bireylerini avlayarak su bitkilerinin taze sürgünlerini ve tohum öbeklerini de iştahla tüketirler

Sinek, böcek, balık taklidi 3-8 gr.lık küçük voblerlerle ve döner kaşıklarla başarılı şekilde yakalanırlar. Bunun yanında bulundukları çayların dirseklerinde rastlanan kör alanlarda şamandıralı yüzey bırakmalarının ve yemli orta su bırakmalarınında olumlu sonuçlar verdiğini belirtmeliyim. Yurt genelinde hemen hemen tüm tatlı su havzalarımıza yayılmış olan tatlı su kefalleri orman içi alanlardan, yer yer tatlı suyun denizle birleştiği mansaplara kadar çok çeşitli bölgelerde dağılım sergileyen yaygın balıklardır. Anadolu'nun güney yöresinde, güneydoğu ve özellikle Çukurova havzasında yer alan diğer bir tatlı su kefali türü de akkefaldir (Squalius lepidus). Kasnadan farklı olarak parlak gümüşi beyaz bir renge sahip olan akkefal, daha derin çatallı kuyruğu ile kasna'dan kolaylıkla ayırt edilir. Her iki türde gerek biyolojik özellikleri ve gerekse ekolojik istekleri yönünden oldukça yakın olduklarından aynı çevrelerde dağılım gösterip tek bir merada birlikte av verebilirler.


YEMLER

Yazarın tatlı su kefali için önerdiği olta yemleriCanlı Yemler Toprak solucanı, çekirge, sivrisinek balığı (gambusya)
Taze Yemler Tavuk ciğeri
Yapay Yemler no.1-no.3 arası döner kaşıklar (spinner), yemli döner kaşıklar (spinnerbait), muhtelif tip ve boyda yaş veya kuru yapay sinekler (bkz. Uçurma Balıkçılığı), böcek şeklinde ki yüzey voblerleri, 5-10 gr zokalı 4 cm'lik sasiler

sis balığı nasıl yakalanır?

SİS BALIĞI



Aynı cinste yer alan kardeş türü koca ağız (Aspius aspius) gibi üyesi bulunduğu sazangiller ailesinin güneyde yaşayan ikinci etobur balığıdır. Bulunduğu iklim kuşağında yayın balıklarıyla birlikte besin zincirinin tepesinde yer alan en baskın yırtıcılardır. Yem kovalamayı kolaylaştıran ideal gövde modeline sahip sis balığının ağzı yukarıya doğru eğimli bir şekilde vücut eksenini ortalayacak şekilde konumlanmıştır. Koca ağıza göre çok daha küçük pullarla kaplı olan vücudu sırt kısmında esmer gri tondan yanlara doğru gümüş-beyaz renge döner. Dicle ve Fırat nehir sistemine bağlı olan oldukça geniş bir havzada yayılım sergilerler. Bu yönüyle ılıman ve sıcak iklim kuşağında bulunan orta yükseklikteki platolardan aşağı ovalara yol alan nehirlerin orta şiddette debili ve yatağının genişlediği barbus bölgesinden, bu nehirlerin denizle birleştiği ağır akışlı, derin ve bulanık mansaplara kadar geniş bir sahada yayılım gösterirler.
Sis balığının mönüsünde bıyıklı balık, sazan, gümüş, yılan balığı gibi ağızlayabileceği büyüklükte olan ve aynı merayı paylaştığı bütün balıkların genç bireyleri, semender ve kurbağa gibi amfibyumlar yer alır. Aynı zamanda iri yetişkinlerin tıpkı turnalar gibi havzada yaşayan ördek, sakarmeke gibi su kuşlarının yavrularını yediği de bilinmektedir. Adı geçen balıkların ve amfibyumların ölü/canlı yem olarak kullanıldığı bırakma donamlarının yanı sıra, her türlü yapay yemle başarılı şekilde oltacılıkları yapılabilir. Özellikle no.4 ve üzeri büyüklükteki döner kaşıklar, yemli (sasili) döner kaşıklar, farklı ağırlık gruplarında olan yalpa kaşıkları ve meraya bağlı olmak koşuluyla yüzen özellikteki yüzeyden ve orta sudan gelen voblerler başarısı bilinen yapay yem gruplarıdır.

Kullanılacak donamın Ø0,30-0,35 mm. geçmeyen polimer yapıda bir naylon monofilaman misinadan tercih edilmesi hafif olduğu kadar sağlam bir bedenin oluşturulmasına olanak sağlar. Ağızlarında herhangi bir diş yapılanması ve kesici aksam bulunmadığı için çelik tel ve benzeri malzemelerle yemin kılavuzlanmasına gerek yoktur. Ancak oltaya yakalandıktan sonra oldukça sert ve ilk başta süreklilik gösteren dönüşler yapmalarından dolayı misinanın gamlanarak zayıflamasını engellemek için mutlaka uygun kalibrede bir fırdöndünün, donamın 30-50 cm gerisinde bedenle ilişkilendirilmesi oldukça fayda sağlayacaktır. Sudak, turna ve koca ağız avı için önerilen bütün donamlar sis balığı avında da başarıyla kullanılabilir. Ağır akışlı ve bulanık akarsu meralarında olta bedeninin Dyneema standartı multiflaman olta iplerinden tercih edilmesi böylesi meralarda sıklıkla karşılaşılan hareketli ve yüzer konumda ki ilişkenlere karşı takımınızı güçlendirecektir.
Ortadoğu ve Mezopotamya orijinli sis balıklarının ülkemizde doğal olarak yayılım gösterdiği alan Dicle ve Fırat Havzasının yer aldığı güneydoğu ve doğu Anadolu bölgeleridir.

OLTA DONANIMI



YEMLER

Canlı Yemler Kurbağa, semender gibi amfibyumlar, tüm balıkların genç bireyleri
Yapay Yemler Döner kaşıklar (spinner), yemli döner kaşıklar (spinnerbait), yalpa kaşıkları, yüzeyden gelen sahte balıklar (popperler), kısmen dalan sahte balıklar

SİRAZ (Sarıbalık) Nasıl tutulur? Siraz Balığı nerede bulunur?

SİRAZ (Sarıbalık)



Yayılım gösterdiği bölgelerde aptalca ve sarıbalık adlarıyla da tanınan siraz; Sazangiller ailesine bağlı (Cyprinidae) Capoeta cinsinin bir üyesidir. Ancak aynı isim benzer ekoljileri paylaşan -çoğu minör farklılıklarla birbirinden ayırt edilebilen- diğer capoeta türleri ve alttürleri içinde ortak olarak kullanılır. Yurdumuzun farklı ekolojilerine uyum sağlamış bilinen altı alttür'ü bulunan siraz, barbus zonu ve abramis zonu olarak tanımlanan orta ve yüksek irtifalı platolardan daha alçak kesimli vadilerin arasına doğru orta şiddetle akan çaylarla ırmakların geniş dirseklerle dönerek havuzlandığı meralarda varlık gösteren bir balıktır. Bu sular genel olarak, bulunduğu irtifa gereği sıcaklığı 15-17 C°nin üzerine çıkmayan en çok 1,5 m derinliğe sahip, tabanında iri ve yuvarlak taşlarla kaplı kısmen çamurlu kırmalık meralar içeren nehir yataklarıdır.
Bulundukları çevrede yoğun gruplar halinde yayılan sirazlar başlarının önünde alt kısımda konumlanan ve at nalı şeklinde bir ağza sahiptirler. Silindirik ve ince-uzun vücutları ile nehirlerin endamı güzel balıklarının başında gelirler. Pulsuz ve geniş başları bu balıklara oldukça sempatik ve çocuksu bir çehre kazandırmıştır. Özellikle güney bölgelerimizdeki yaşam alanlarında çoğu zaman bıyıklı balık (Barbus spp.) türleriyle karışık populasyonlar şeklinde varlık gösteren siraz, üreme dönemi arifesinde ve ılıman mevsimlerde karın bölgesinde oldukça hoş sarılıkta yer yer turuncu kızarıklıkta renklenmeler sergiler.Çok benzedikleri ve sıklıkla karıştırıldıkları bıyıklı balıklardan farklı olarak sadece ağız kenarında ve farklı siraz türlerine göre uzunluğu değişiklik gösterebilen bir çift kısa bıyığa sahiptirler. Özellikle sahip olduğu keratin dokulu, tırnaksı dolayısı ile güçlü dudaklarını kullanarak taban dokusunu oluşturan irili ufaklı taşların yüzeyinde yetişen alg (genel anılışıyla yosun) kolonilerini ve bunların arasında gezinen küçük eklembacaklılarla su yumuşakçalarını tüketir. Sığ ve berrak alanlarda taşların üzerinde gezinen ve taşın yüzeyindeki canlı yeşil dokuyu tıraşlarken verdikleri yan yana görüntü çok güzeldir.

Oldukça ürkek hayvanlar olan sirazlar, rahatsız edilmeyen tenha alanlarda yaşarlar. Sese oldukça duyarlı olan siraz, ani ses ve titreşimlere hızla reaksiyon vererek birdenbire ortadan kaybolmakta çok ustadır. Bu yüzden merasında sessiz ve sakin hareket etmek, siraz oltacılığında dikkat edilmesi gereken en önemli noktadır. Bitkisel ağırlıklı bir diyete sahip olan sirazlar, tahıl taneleriyle ve bu tahılların unu kullanılarak hazırlanan karma hamurlarla yakalanırlar. Ağızları balığın boyuna koşut olarak ortalama bir genişliğe sahip bulunmasına karşın, dar bir boşluğa bağlandığından çok fazla açılamaz ve bu yüzden sirazlar yemi ağızlamak yerine ısırıp sıyırmak suretiyle yutarlar. Bu durum iri yemleri almakta zorlandıkları anlamına gelir ki bu yüzden küçük boyda iğnelerin ve yemlerin kullanıldığı donamlar çok daha başarılı siraz avcılarıdır. Kuvvetli kafa vuruşlarıyla oltaya karşı mukavemet gösteren siraz en fazla Ø 0,30 mm yumuşak naylon bir misinanın kullanıldığı 6-8-10 numara kısa dirsekli, çapraz tek iğneli donamlarla rahatlıkla yakalanabilir.
Farklı siraz türleri birbirine benzeş vücut özelliklerine sahip olsalar da hem tür farklılığı hem de mera değişimi, vücut rengi ve deseninde temel farklılıkların görülmesine neden olmaktadır. Capoeta capoeta türü sırtta esmer kahverenginden yanlarda kehribar rengine ve karında açık turuncu, kiremit rengine dönebilen sarı tonların ağırlıkta olduğu bir dona sahiptir. Capoeta capoeta angorae'nin bazı formlarındaysa renk, sırtta koyu gri-siyahken yanlarda gümüşi beyaz olup vücut geneline dağılmış düzensiz koyu renk beneklerle çilli bir desene sahip olabilir. Şamandıralı ve yemleyicili bırakma donamlar siraz oltacılığında başarısı bilinen takımlardır. Siraz donamlarında yem olarak toprak solucanı, tahıl kurtları gibi canlıların yanı sıra mısır ve farklı tahıllarının unları karıştırılarak elde edilen hamurlarla pişmiş ekmekten hazırlanan hamur topları da yem olarak kullanılırlar. Ülkemizde sirazların dahil olduğu Capoeta cinsine üye olup aynı isimle anılan diğer balık türleri şunlardır: Capoeta capoeta, Capoeta barroisi.

OLTA DONANIMI



YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı, tahıl sinekleri larvaları (kurtçuklar)
Taneli Yemler Haşlanmış mısır
Hamur Yemler 1-Beyaz ekmek hamuru 2-Mısır unu hamuru 3-Buğday kırığı + buğday unu + peyniraltı suyu 4-Mısır kırığı + buğday kırığı + beyaz ekmek içi

Kızılkanat Balığı Nasıl yakalanır?

KIZILKANAT



Adına ilham veren koyu renkli sırt yüzgecinin dışındaki turuncu kırmızımtırak tek yüzgeçleri ve nispeten yanlardan basık, oval şekilli vücuduyla oldukça güzel görünümlü bir balıkıtr. Vücudun yanı parlak gümüş renginde olup tamamı dış kenarı koyu renk kontürlü ve iri sayılabilecek düzgün sıralı pullarla örtülüdür. Kızılkanatlarda gözbebeğinin etrafı turuncu-kırmızı harelidir. Bu yönüyle kızılgöz (Rutilus rutilus) ile yakın benzerlik göstermesine rağmen geniş ve oval vücut profiliyle ondan kolaylıkla ayırt edilebilir. Sırt kısmında koyu esmer tonda yeşil-kahverengi olan donu, karın bölgesinde beyaza döner. Oldukça ağır hızda ortalama 25-30 cm boya kadar büyüyebilen yetişkin bireylerden oluşan küçük gruplar, nispeten yumuşak iklime sahip göllerin ve ağır akan ırmakların sığlıklarında yayılırlar. Özellikle kıyı önündeki eriştelik meralarda, bitki varlığı yönünden zengin sualtı koruluklarının ve çevresinin müdavimidirler. Söz konusu alanların sunduğu zengin organizmalar üzerinden geçinen kızılkanatlar avize otu, civan perçemi (bin yaprak otu) gibi bazı su bitkilerinin taze sürgünlerini, çeşitli böcek larvalarını, balık yumurtalarını ve diğer sucul yumuşakçaları tüketirler.
Vücut eksenini ortalayarak başın önünde konumlanmış küçük ve dişsiz ağızları vardır. Kızılkanatlar, toprak solucanı, çekirge, sinek, çeşitli kınkanatlılara ait tombul larvalarla veya pişmiş ekmeğin gevrek kabuğu ve içinin hamuruyla yemlenmiş şamandıralı yüzey bırakmaları ve orta su bırakmalarıyla yakalanırlar. Şamandıralı bırakmalarla yapılan oltacılıkta belirli alanların yemlenerek hedef balığın etkinlik süresince merada tutulmaya çalışılması, benzer karakterli diğer balık türlerinde olduğu gibi kızılkanat oltacılığında da olumlu sonuçlar vermektedir.
Ülkemizde doğal olarak yayılım gösterdiği alanlar orta Anadolu''dan kuzeye kadar olan tüm bölge ve Trakya'daki tatlı su havzalarıdır.

OLTA DONANIMI



YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı, küçük çekirgeler ve böcek larvaları
Hamur Yemler Pişmiş ekmek hamuru

Kızılgöz Balığı Nasıl Yakalanır?

KIZILGÖZ


Vücudu iri sayılabilecek düzgün sıralı parlak gümüş renginde pullarla örtülü, esmer tonlu sırt yüzgeci dışındaki turuncu kırmızımtırak yüzgeçleriyle kızılkanata (Scardinius erythrophthalmus) benzer özelliklerde güzel bir balıktır. Yanlardan basık ve düzgün şekilli vücuduyla oldukça güzel görünümlü bir balıktır. Gözbebeğinin etrafı kırmızı harelidir. Bu yönüyle de kızılkanata yakın benzerlik göstermesine rağmen daha dar ve uzun vücut profiliyle ondan kolaylıkla ayırt edilebilir. Sırt kısmında hâkî esmer tonlardaki renk, karın bölgesinde beyaza döner. Düşük debili akarsularda ve göllerde yaşarlar. Ortalama 25-30 cm boydaki bireylerden oluşan dağınık gruplar halinde bulunduğu meranın su bitkilerince zengin sığlıklarında yayılırlar. Söz konusu alanların sunduğu zengin organizmalar üzerinden geçinen kızılgözler, civan perçemi (bin yaprak otu) gibi sualtı bitkilerinin filizlerini, su mercimeği gibi yüzey bitkilerini, çeşitli böcek larvalarını, balık yumurtalarını ve diğer yumuşakçaları tüketerek aynı merayı paylaştığı iri avcı türlerin temel besinin teşkil ederler.
Küçük ve dişsiz ağızlı balıklar olan kızılgözler toprak solucanı, çekirge, sinek, çeşitli kınkanatlılara ait tombul larvalar ya da pişirilmiş ekmeğin gevrek dış kabuğu ve içindeki yumuşak kısımla yemlenmiş şamandıralı yüzey ve orta su bırakmalarıyla kolaylıkla avlanırlar. Bulundukları merada belirli alanların yemlenerek balığın etkinlik sahasında tutulması, şamandıralı bırakmalarla yakalanan diğer balık türlerinde olduğu gibi kızılgöz oltacılığında da olumlu sonuçlar vermektedir.
Aynı cinse ait bir kaç yakın türle birlikte ülkemiz coğrafyasının yukarı enlemlerinde daha çok yayılım gösteren kızılgöz, batı Anadolu'nun kuzeyi, Trakya, Marmara ve Karadeniz bölgesinin batısına kadar olan bölgelerin tatlı su havzalarında bulunur.

OLTA DONANIMI



YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı, küçük çekirgeler ve böcek larvaları
Hamur Yemler Pişmiş ekmek hamuru



kadife sazanı yakalama teknikleri ve yemleri

KADİFE SAZANI


Sazangiller ailesinin oldukça iyi tanınan üyelerinden birisi şüphesiz kadife sazanıdır. Deri içerisine gömülü durumda çok küçük pullara sahip olmaları vücutlarının kadifemsi bir yapıyla kaplı olduğu hissini verdiğinden bu isimle anılırlar. Öte yandan uygun açıdan vuran ışık altında sırt kısmındaki bu küçük pulların yeşil renkli simler gibi parlaması bazı yörelerde yeşil sazan olarak da anılmalarına neden olmuştur. Genel olarak sağlam görünümlü vücut hatları, kalın ve güçlü bir kuyruk kaidesi, oval bir konturla sonlanan iri yüzgeçleri ile kadife sazanlarının kendine özgü ve diğer sazan türlerinden kolaylıkla ayırt edilmesine olanak tanıyan gürbüz bir görünümleri vardır. Ağız köşelerinde bir çift bıyığa sahip olan bu balıkların koyu yeşil-kahve rengi sırt kısmından yanlara doğru açık yeşile, karın kısmındaysa sarımtırak açık yeşile dönüşen renkleri, sıklıkla rastlandıkları kıyı önlerinde kamışlık sazlık alanlar sunan meralarda kolay gizlenmelerine olanak sağlar. Aynı zamanda bazı kadifelerde vücut rengi genelinde parlak altın sarısı, sarı-yeşil yansımalı bir renklenme de görülebilir. Ancak sistematik açıdan her iki renge sahip balık da aynı türdür; ancak sarı renkteki kadifeler güzelliklerinden ötürü altın orfe adıyla anılırlar.

Kadifeler, akıntı hızının oldukça zayıfladığı akarsularda ve durgun su alanlarında yayılım sergilerler. Besinlerini çamurlu ve bitki varlığınca zengin taban bölgesinde ararlar. Çamur içerisinde yer alan -tüketebileceği özellikteki- her türlü hayvansal organizmayla, balık yumurtalarıyla, algal kolonilerle ve diğer organik döküntüyle beslendiğinden etinde hafif bir çamur kokusu duyulabilir. Bu yüzden, yakalanarak alıkonulan balıkların tüketilmesinden önce sindirim kanalının tamamen boşalması ve kokuya sebep olan metabolik atıkların solunum yoluyla atılabilmesi için, balıkların birkaç gün beslenmeksizin -yalıtılmış bir ortamda canlı olarak- bekletilmesi yarar sağlayacaktır.

Kadife sazanlarının yurdumuzda doğal olarak bulunduğu havzalar kuzey Anadolu olarak özetleyebileceğimiz iç Anadolu'nun kuzeyi, orta ve batı Karadeniz ile Trakya'dır. Ekonomik bir tür olması yüzünden benzer iklim kuşağına giren birçok göl, gölet ve baraja aşılanmış olup yayılım sahası son onbeş yılda Çukurova gibi güney bölgelerimize kadar inmiştir.
Kadife sazanlarının oltacılığında kullanılan en popüler donam yemleme tüplü dip bırakmalarıdır. Sinek larvalarıyla harmanlanmış ince buğday kırığı, buğday unu ve bir miktar topraktan oluşan karışımla yemlenen yemleme tüplü bırakma donamları kıyı önü alanlarda verimli şekilde kullanılırlar. Aynı şekilde toprak solucanı, tatlı su midyesi ve iğneye takılabilecek büyüklükteki her türlü sinek larvasıyla yemlenmiş şamadıralı bırakmalar da kadife için kullanılabilir.

OLTA DONANIMI





YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı, tatlı su midyeleri, her türlü sinek larvası (kurtçuklar)