Hangi Balığa Hangi olta kullanılmalı. Olta alırken dikkat edilmesi gerekenler.



Spin olta seçerken dikkat edilmesi gerekenler.

at çek için uygun olta seçimi nasıl olmalı?

hangi balığa hangi olta daha uygun


 Spin Olta Secimi Hangi balık icin Hangi olta Kullaninir



Avcı Balıkları predator balıklar oluyor bunlar başta Turna balığı yayın Sudak gibi dişli balıklar
kasna
alabalık tatlı su kefali tatlı su levreği başta olmak üzere  yakalamak için
kullanılan atçek sisteminde malzemeleri iyi tanımakta yarar vardır. yazımınız
başında da belirttiğim gibi at çek yapmadan önce malzemeleri iyi tanımak ve ona
göre paramızı çarçur etmeden kendimize en uygun olta düzeneğini olşturmamız
gerekmektedir. at çek yaparak balık tutmaya yarayan oltaların genel adı spindir.
öncelikli olarak Spin olta kamış ve makinelerin genel özelliklerinden bahsedelim.
spin kamışlar genellikle iki veya üç parçadan oluşan tabiki teleskobik spin
kamışlar da alternatif oltalar olarak mevcut olsa da tavsiye edilen parçalı
kamışlardır. bu spin kamışların özelliği oldukça hafif ve ince ve yeteri kadar
dayanıklı olmasıdır. hem kasna alabalık tatlı su levreği gibi çok fazla güçlü
olmayan balıkları tasmalayac kadar hassas hemde turna sudak kasna gibi güçlü ve
mücadeleci balıkları kıyıya rahatlıkla alabilmeniz için sağlam üretilirler.
tabiki spin oltaların bu özelliği fiyatının oldukça yüksek olmasının nedenidir.
beginner modda bi takım başlamak için en idealidir yani ucuz ve verimli bir
kamış seçimi yeni başlayan balıkçılar için en idealidir. en azından kendi At çek
tekni,ğinizi oluşturana kadar kamış ve makineniz türlü badireler atlatacak
olmasından dolayı ucuz malzeme seçimi mantılıklı olacaktır. makinelere
değinmeden önce bu bilgi size araştırmanız konusunda biraz olsun fikir
verecektir. Spin makinelerin genel özellikleri ufak ve güçlü sarıl özelliğine
sahip olmasıdır. genellikle spin makineler 40lık ve altı makinelerdir.
makinelerin başındaki bu numaralar tam olarak kaç numara misinanın kaç metre
sarılabileceği ile ilgilidir mesela 30luk spin bir makineye 30 milimetre
misinadan 100 metre sarılabikir gibi bir anlam ifade etmektedir. bu yüzden olta
makineleri ile igili bu gibi bilgileri öğrenmenizde fayda vardır. zira ben de
dahil birçoğumuz artık bayi bayi gezip olta ve makine aramak yerine internetten
siparişle alıyoruz. bu gibi kıstasları bilmeyen birçok arkadaşımızın hiç işine
yaramayacak sadece resimlerden gördüğü dev gibi 80lik surf makineler getirtip
süs eşyası gibi şöminenin üzerinde sergilediğide olmuştur. unutmadan spin kamış
seçmeden önce boyunuza en uygun Atçek yapacağınız kamışın seçilmesi çok önemlidir. hatta en önemli
hususlardan biride budur. 1.90 boyu olan birinin 1.80 lik spin kamış kullanması
hem birazcık komik hem de oldukça kullanışsız olacaktır. spin kamışlar boy
oranına göre momentumu ayarlanmış olarak üretilmektedir. ortalama 170-180
arasında boyu olan bir amatör balıkçının kullanması gereken spin kamış 2.70
üzerinde ve 2.10 dan da kısa olmamalıdır. en azından her balığa çıktığımda
avlaklarda edindiğim tecrübeler ve fiziki yapımın en uyumlu olduğu dinamik
monemtum kendi adıma bu şekildedir. doğru olta kamışı seçimi balığa çıktığınız
avlakta size optimum fayda sağlayacaktır. tabiki bu optimum fayda sağlamadan
kastım en az enerji ile sahteyi mepsi rapalayı kaşığı artık her ne
kullanıyorsanız en uzağa atabilmenizde size yardımcı olacak daha az yorulmanızı
sağlayacaktır. gelelim kamışımız için makine seçiminde kullanacak olduğumuz
belli başlı kriterlere. boyumuza göre ucuz yollu bir spin kamış seçtik diyelim
peki şimdi gelelim bu kamış için nasıl bir spin makine seçmeliyiz sorusuna. Bu
konu çokça tartışılan hatta sürekli amatör balıkçılar arasında hararetli
tartışmalar neden olan makine seçimi aslında göz var izan var noktasında son
bulacak bir tartışmadır. boyunuza istinaden uzun bir spin kamış kullanan biri
kamışın ağırlık dengesini sağlayabilmek adına tabikide 10luk makineyi tercih
etmeyecektir. genellikle olta kamışınızın uzunluğuna göre ağırlığa sahip
büyüklüğü de bu minvalde olan spin makineler tercih edilmelidir. ben kendi
tecrübelerimi göz önüne alarak edindiğim kanaate göre tabiki bu kıstaslar size
göre değişiklik arzedebilir lakin 270 lik bir olta kamışına 40lık bir olta
makinesi 240lık bir olta kamışına 35lik bir olta makinesi 2.10luk bir spin kamış
için 30luk bir spin makine 1.80lik spin kamış için 25 lik bir makine kullanmayı
tercih ediyorum. tabiki bu avladığımız balığın boyutlarına göre bazen
farklılıklar arzedebiliyor. mesela bir dere avında alabalık yakalıyorsam 180 lik
spin kamışa 25lik olta makinesi yerine 10luk takıyorum çünkü fazla kalın misina
ve fazla mücadele ile karşılaşmayacağım için en hafif kombinasyonu oluşturmak
adına bu en mantıklı tercih oluyor. yani tutupta turna avında böyle bir olta
takımı ile gidersem turna gibi güçlü çevik bir balık bana haddimi bildirmekte
geç kalmayacaktgır. o yüzden respect diyorum. rakibi ciddiye alıp saygı
göstermeliyiz her zaman zira amatör balıkçılıkta avlanmak et yemek değildir
avlakta yaşadığın mücadelenin emeğin zekanın ve çevikliğin öne çıktığı adeta bir
rekabet olarak nitelendiriyorum. balık avcılığı ve balıklarla olan bütün ilişkim
bu kriterlerin etrafında döndüğü için ben böyle tanımlamayı daha uygun
görüyorum. Şu ana kadar uygun spin kamışı kafamızda şekillendirdik ve buna uygun
olarak bir tanede spin olta makinesini kafamızda tahayyül etmeye başladığımıza
göre spin olta takımımız yavaş yavaş şekilenmeye ve tamamlanma noktasına doğru
ilerliyor demektir. en can alıcı kısmı ise bundan sonrasıdır ki misina seçimi
oldukça önemlidir. makine misina kombinasyonu sizi balık avladığınız avlakta
elinizi ayağınıza dolaştıran sürekli sorun çıkarıp cinnet noktasına
getirtebilecek çok dikkat edilmesi ve üzerinde durulması gereken yegane
konulardan birtanesidir. Size bu konuda aktaracağım can alıcı hususlardan biri
makineye göre misina seçimi belkide konumuzun en önemli ve dikkat edilmesi
gereken şeydir. Amatör olta balıkçılığında balık avlamaya çalışırken atçek
esnasında ipinizin karışıp dolaşması belkide başınıza gelebilecek en korkunç
şeylerden biridir. Avlakta misinanın karışıp dolaşması size saatler
kaybettirebilir hatta o gün için göl ya da dere kenarında yaptığınız avın son
bulmasına neden olabilir. Bu olduğunda emekleriniz hayalleriniz öngörülerinizin
tamamı boşa götmüş demektir. bu yüzden unutmadan makine seçerken yedek kafalı
bir makine almanız ve bu yedeğin misina sarılı halde çantanızda bulunması sizin
günü kurtarmanızı sağlayabilir. bu da önemli detaylardan birtanesidir ve bir
köşeye not almakta oldukça fayda vardır. bu konuda net bir şey söylemem
gerekirse ucuz bir spin makine için pahalı bir dynema ya da örgü misina
kullanmak yersiz olacaktır. çünkü dynema iplerin pahalı olması kullanışlı olduğu
için değil maksimum incelikte bile monofilament misinalardan kat kat dayanıklı
ve çeker kuvveti yüksek olduğu içindir. acemi amatör balıkçı için dynema örgü
misinaların kullanılmaması için oldukça fazla neden vardır. birinci nedenimiz
dynema misinalar eğer spim kamışımız kaliteli ve pahalı değilse kamışın porselen
halkalarını ısıtıp çok kısa bir sürede aşındırıp kesmesine neden olur. haliyle
porseleni olmayan bir halkadan geçen misina dynema örgü olsa dahi hemencik
aşınıp kopmaktadır. bu sorunu pahalı bir kamış alarak çözdüğümüzü farzedersek bu
kez her olta makinesi ile dynema örgü misinaların doğru sarılamaması nedeniyle
dolaşmalar gam yapmalar ve sonucunda kopmalar olması muhtemeldir. bu yüzden
begginner yani başlangıç seviyesindeki acemi amatör olta balıkçılarına balığa
çıkar çıkmaz bu tür pahalı ve deneyim tecrübe sahibi olmadan boşa kürek sallamak
diyebileceğim bu sevdadan vazgeçmeleri yerinde olur. monofilament misinalar
acemi amatör balıkçılar kadar birçok usta balıkçınında tavsiye ettiği birçok
artısı olan tek zafiyeti zayıflık olan ki onu da kalama sayesinde bi nebze
çözebiliriz akıllıca bir seçenek olur. monofilament misinalar ucuz olmasının
yanında kolay kolay karışmaz özel kamış ve makineler istemezler yalnız kullanıma
bağlı olarak gam yapma yani kıvrışma sorunu yaşatabilir. bu sorunun da uygun
fırdöndüler ve düğümlerle üstesinden gelmek pekala mümkündür. şimdi
malzemelerimiz baştan sıralayacak olursak bize gerekli olan bir adet atçek için
uygun hafif spin kamış ve bu spin olta kamışımıza uygun bir olta makinesi bu
olta makinemize uygun bir de çeker değeri yüksek çokta pahalı olmayan
monofilament bir misina. çeker değerini yükseltmek için fazla kalın bir misina
alırsak eğer bu kez uzak atışlarımız olumsuz olarak etkilenecektir. 0.18 dynema
örgü bir ipin çeker değeri 8-10 kilogramken 0.18 bir monofilament naylon
misinanın çeker değeri yarım kilo ile 4-5 kilogram arasında değişmektedir tabiki
bu farklılık misinanın fiyatının şişmesinde etkilidir. ekonominize göre tercih
yapmak size kalmış ama çeker değeri yüksek olsun diye 30luk bir misina almak
atçek için pek uygun değildir. misina kalınlaştıkça görünürlüğü artar avcılığı
minimuma iner. dolaşma olasılığı düşer ama balık yakalayamadıktan sonra bu işin
pekte keyfi olmaz sanırım.





Bunu mu Aradınız?:
Spin olta ile hangi balıklar yakalanır?
Hangi spin oltayı kullanmalıyım
atçeke uygun kamışlar hangileri
spin kamış almadan önce dikkat edilmesi gerekenler

Atçek ile baklık avlama yöntemi. Hangi balık için hangi meps?

Atçek ile baklık avlama yöntemleri. Hangi balık için hangi meps kaşık sahte rapala yada silikon Kullanılmalı?


At çek yöntemiyle nasıl balık yakalanır


At çek isminden de anlaşılacağı gibi oltanızın ucunca bulunan sahte yem kaşık rapala sassy şasi meps yada silikon yemleri bu yönteme uygun olan oltanızın ucuna bağlayı başka bir yem kullanmadan kıyıdan ya da yekneden bulunduğunuz noktanın en uzağına atıp geri çekmek sureti ile yapılan Balık avlarının bütününü kapsar. Atçek ile yapılan balık avlama ygönetmleri en çok efor sarfedip güç harcadığınız balık avlama tekniği olmakla birlikte atçek yöntemiyle avlanmak için geliştirilen olta sistemleri gün gün gelişip hafifleşmektedir. Zira atçek yöntemi ile ağır bir takım kullanılması kolunuzun çok çabuk yorulmasına neden olup bir avınızı erken noktalama yada kısa aralıklarla dinlenmek mecburiyetinde bırakacağı için o gününüz balık avlamaktan ziyade atçek takımlarınızın ağır olması sebebiyle balık avlşamaktan çok yorgunluğunuzu gidermeye çalışmakla geçecektir. Atçek yada at çek yöntemiyle avlanmak için göz önüne almanız gereken oldukça fazla kriter ve dikkat etmeniz gereken yığınla husus olduğunu belirtmeliyim. Öncelikli olarak atçek yöntemimde bilmeniz gereken bir numaralı kural at çek yöntemiyle yakalayacağınız balık türünü predetör yani avcı balıklar olduğunu bilmenizdir. yani atçek ile avlamak istediğiniz balıklar avcı balıklar olduğunu aklınızdan çıkarmamanız gerek. elinize bir Atçek olta takımı aldığınızda otomatikman sazan ve türevi dipten beslenen ağır kanlı balık türlerini tamamen o gün menünüzden çıkarmanız gerekiyor ama avcı balıkların size yaşatacağı heyecan adrenalin zevk tabiki tabağınızı süsleyen eşsiz lezzetinide hesaba katacak olursak çokta kötü bir iş yaptığınız söylenemez. bu durumda avcı balıkları hedef aldığımız bu sistemin incelikleri sahteye verilen aksiyonun önemi ve değeri biraz daha artıyor. Atçek yönteminde ilk başta hangi balığını hedef aldığınızı avlağa gitmeden hatta malzemelerinizi oluştururken göz önüne almalısınız. mesela alabalık için fly gibi etkili yöntemler olsa da atçek kullanımı daha az masraf ve tecrübe gerektirir. zira fly atçek benzeri bir avlanma tekniği olsa da oldukça pahalı malzeme ve kullnımındaki zorluklar sizi kolayca bu işten vazgeçirebilir ki yurdum insanı fazla zoru sevmez bu yüzden ülkemizde fly avcılığı neredeyse hiç gelişmemiştir dememizde hiç bir sakınca görmüyorum. Bu yüzden at çek yöntemi üzerinde durulması irdelenip sonuca ulaşabilecek en etkili yöntemlerin değerlendirilip eldeki imkanları maksimum düzeyde kullanabilemk için hedef odaklı bu makalemizde sizlerin de tecrübelerini yorum olarak bizlerle paylaşmanızı temenni ederek yazımızın asıl konusu olan atçek yönteminin hedeflenen balık cinslerine etkili kullanımı hakkındaki düşüncelerimizi sevgili blog takipçilerimle paylaşmak istiyorum.
Atçek yöntemi bildiğiniz üzere tatlı su balıkçılığında sudak, turna, tatlı su levreği, güneş levreği, tatlı su kefali, kasna, alabalık, bıyıklı balık gibi geniş bir balık faunasını hedef alır. Ama her balığın değişik aksiyonlara tepki vermesi bu işi biraz çetrefilli hale getirip amatör balıkçıları zorlayabilmektedir. Bu noktada hedeflediğimiz balığın atçek yönteminde gösterdiği reaksiyonu iyi analiz etmek bu işin püf noktalarından biridir. Sık sık avlakta karşılaşıp komik durumlara düşmüş avcı arkadaşlara rastladığım da olmuştur. Siz hiç sahte sinekle turna avlamaya çalışan gördünüz mü :) Bu gibi durumlara düşmemek için atçek yöntemine başlamadan önce ön hazırlık ve ön bilgi edinmeniz sizi en azından bu işe başlamadan hevesinizin kaçmaması için yeterli olacak bir artıdır. Bu minvalde bir sonraki makalemizde atçek avcılında kullanılan malzemelerden olmazsa olmaz elzem bilgilerden bahsedecem. Nededeyse farklı bir kategoride değerlendirilebilecek olan spin Olta düzenekleri ve atçek ile balık avlama yöntemleri içinde birçok detay barındıran ve bu detaylardan yola çıkarak her avlağa göre değişkenlik gösteren avlanma yöntemleri olmasından dolayı tek başlıkta bu konu ile ilgili herşeyi bir çırpıda anlatmak mümkün olmuyor. spin oltaların kamış makine kombinasyonundan misina seçimine kadar bir çok parametre ve bu parametrelerle direk ilintili avlakların su durumu mavsim faktörü Balık avladığımız çevredeki yoğunluk ses kirlilik gibi etkenler başlı başına bu işi meşakatli ve amatör balıkçıyı zorlayan sebepler olarak karşımıza çıkıyor. Amatör balıkçılığa gönül vermiş insanlar olarak bu olumsuz şartları berataraf etmek balık avlamaktan zevk alabilmek adına şartları biraz zorlamamız gerekmekte. işte bu noktada yapılması gerekenler hususunda üzerimize amatör balıkçılar olarak birçok görev düşüyor. respect idea.. Bana göre amatör balıkçılık tabiri kullandığımız bu eylem içinde barındırdığı birçok erdemi gözardı edenlere bu değerleri hatırlatmamız adına yeniden şekillendirilmeli. Avlağı babasının malıymış gibi kullanıp kimseye saygısı olmayan çevreyi şehir çöplüğüne çevirip sadece diğer insanları değil o gölde derede hayat mücadelesi veren bütün canlı faunaya içinde saygının bulunduğu bir eyleme dönüşmesi adına hep birlikte öncelikli çalışmamız gerekmekte. Ben bu hatırlatma gereği duyduğum konunun balık yakalamayı öğrenmekten daha elzem olduğunu düşünmekteyim. Atçek nasıl yapılır başlıklı konumuzun içinde böyle temennilere yer verdiğim için kusura bakmayın ama takkeyi önümüze koyup düşünmeye başlamadıkça yakında oltayı elimize alıp avlağa gittiğimizde balık tutmak yerine gölden plastik poşet ve bira şişelerinden başka bir şey çekemeyeceğiz. ilk öncelikli hedefimiz gittiğimiz her avlakta kendimiz dikkatli olduğumuz kadar avlağa zarar veren tiplerede müdahil olmaktır. bu serzenişleri bu başlık altına yazıyorum biraz alakasız ama başka türlü kimse okumuyor ne yazık ki. birçok platformda dile getirmiş olsamda kefal nerde bulunur gibi başlıkların gölgesinde kaldı. umarım amatör balıkçılarımız bohçacı zihniyetinden kurtulup daha duyarlı hale gelirlerde biz de asıl ilgilenmemiz gereken konulaea daha fazla kafa yorup ağırlık verebiliriz. Bir sonraki yazımın devamında spin olta kombinasyonu Olta kamışı seçimi spin olta makinelerinde dikkat edilmesi gereken hususlar atçek balıkçılığına uygun misina seçiminden bahsedeceğim. Diğer konularımda daha yararlı keskin ve sonuç odaklı balık tutma tekniklerinden ve birçok teorik bilgiyi blog takipçilerimle paylaşmayı hedefliyorum. Diğer konularımda Alabalık için avı için kullanılması gereken malzemeler uygun olta ve kamış kombinasyonları en avcı mepsler. Sudak için en iyi misina seçimi şasi ve silikonlar, En verimli Turna kaşıkları Olta düzeneği, tatlı su kefali için meps ve sahte özellikleri ile tatlı su levreği için gereken olta düzeninden bahsedeceğim. şimdilik yazıma burda nokta koyuyor başarılı ve güzel avlar keyifli bir balık avı diliyorum.


ilgili olabilecek tanımlar: Atçek ile balık yakalama Atçek olta kamışları at çek için olta makinesi seçimi At çek ile nasıl balık tutulur

Alabalık Avında fly olta nasıl kullanılır?



Fly olta ile alabalık nasıl avlanır? Fly Olta Kullanma teknikleri


Size alabalık avında kullanılacak fly oltalar hakkında bir ön bilgi vererek başlayalım. fly oltalar günümüzde sonuçtan çok yani alabalık avında kesin yakalarım her zaman işe yarar sonuç mükemmel mantığından uzak daha çok haırlık aşamasının ve yemi suya salana kadar ki olan sürecten keyif almanızı öngörür. tabiki bu düşünceye herkesin katılmamasıyla birliktge bu işin özünde yemi kendin yapmak avlağa gitmeden önce güzel hayaller kurabilmenizi sağlamak hatta bu hayallerini gerçekleştirmek için sunduğu kolektif çalışma ve emek harcamanıon verdiği süreçteki o keyif tartışılamaz işte bu noktada fly ile avlanmak oldukça özel bir avlanma çeşidirdir. heleki hedefiniz alabalık gibi özel ve zarif bir balıksa alabalığın keskin zekasını ilk önce teorik olarak altedip sonra uygulama safhasına geçmek ve sonra o kadar emeğinizin suyla buluştuğu anki verdiği keyif hiç bir şeyle kıyaslanamaz. tabiki her zaman menfi sonuçların elde edilmesi olası bir şey değil. sonuçta alabalık balıkların içinde einstein sayılır ve alabalığı kandırmak oldukça güçtür. bu yüzden alabalığı kandırmak için özel çaba sarfetmeniz gerektiği konusu bence raetışmaya açık bile değildir. neyse lafı fazla uzarmadan fly olta nedir? fly olta nasıl kullanılır. başlıklı konumuza dönelim.
Fly olta bildiğiniz üzere alabalık avcılığı için hafif bir olta sayılır ve çok hafif olan ki su üzeri sahte yemimizi uzağa atmada en etkili ve geçerli yöntemdir. fly olta aksiyon uygulaması zorda olsa bu kamçı yöntemi en iyi en akılcı en gelişmiş ve en zevkli ve oldukça heyecanlı bir avlanma tekniği olduğu kadar yaratıcı bir stildir. Alabalık için üretilen Fly oltalarda Yem olarak iğnenin neredeyse tamamı kıldan tüyden yapılan yapay sinek arı kelebek gibi suni sahteler kullanılır. Fly ile alabalık avcılığı havada dairesel hareketle buna kamçı tabiri kullanmak oldukça yerinde olur yemi alabalığın bulunduğunu tahmin edilen noktalarda suya bırakmak (kamçı kullanır gibi) ya da fly olta ile yemi suyun yüzeyinde akıntıya bırakarak alabalığın yemi kapmasını sağlamaya çalışmak ile olur. Burada ilk önce dikkat etmeniz gereken, Fly olta ile alabalık avcılığında kullanılan yemlerin hemen, hemen hiç ağırlığı olmadığı için fly yemini uzağa ve istenilen yere atmak için kullanılan kamışın çok esnek olması lazım. Fly olta ile Yemi uzağa atmak gerçekten tecrübe isteyen bir husustur işte bu yüzden özellikle Amerikada de Fly olta kullanımı için okullar kurslar dahi vardır. fly olta ile yemi kamışın havada yaptığı dairesel bir hareketle hızlandırıp daha uzağa atmaktır eğer bunu yapmakta zorlanırsanız fly yeminizi suyun yada derenin akıntısına bırakak ileri gitmesini sağlamakta mümkündür ancak buradaki dezavantaj bulunduğunuz yerden akıntıyla beraber sürüklenen sahte fly yeminiz suda iyice ıslanıp doğal şekli bozulup aksiyonunu yitireceği için alabalığın yemin sahte olduğunu görüp uzak durmasına açacaktır. Fly oltanın misinası oldukça farklıdır ve alabalık için kullanılan fly oltanın misinasının hazırlanması çok önemli bir husustur. Çoğu zaman Fly olta ile alabalık avcılığına başlayan bir çok kişi fly olta misinasına sahte yemin nasıl bağlaması gerektiğini bir türlü çözemez. Fly olta Misinanın bittiği uca kılavuz dediğimiz 1 ya da 1.5m uzunluğunda ipek misina dynema ip bağlanmalıdır. sahte fly yemi daha sonra bu ipliğe bağlanmalıdır. yeni üretilen fly olta misinalarında uca doğru iyice incelen fly misinaları da vardır fakat bunlar zamanla aşınınca sdizde yeniden kılavuz misinaya kalırsınız, bu yüzden uç tarafa doğru incelen fly olta misinası aramakla zaman harcamayın. Türkiye'de alabalığın yaşadığı derelerin kenarları ve etrafı oldukça yoğun bitki örtüsüyle ve ağaçlarla kaplı olduğundan havada kamçı hareketiyle fly olta kullanarak alabalık avlamak hakikaten zor ve meşakatlidir. ülkemizin şartlarında fly olta ile alabalık yakalamak için sahteyi akıntıya bırakıp avlanmak çok etkili olacaktır. Alabalığın bulunduğu dereler etrafı ne kadar sık ağaçla ve bitki örtüsüyle kaplı olsa da flyla avlamaya uygun olabilecek açıklıklar tabikide yok değil. fly olta ile alabalık yakalarken ister dairesel hareketler olsun yada yüzeyden sahteyi su üzerine akıntıya bırakarak olsun yemi suyun üzerine bıraktığımızda, yeme aksiyon kazandırarak tıpkı canlı bir arının ya da sineğin suya düşme hareklerini taklit ederek sahteyi kendinize doğru çekerseniz dereye düşen sinek böcek arı kelebek hareketi yaparsanız o bölgede alabalık varsa tutamamanız için hiç bir bahane yoktur. ülkemizdeki derelerde ve ırmaklarda, mevsim olarak ilkbahar ve yazın başlarında yöresel olarak değişiklik gösteren kelebekler su böcekleri ve arılardan çok fazla miktarda bulunur, heleki mayıs sonu çekirge sayısı oldukça fazlalaşır alabalık avlayacağınız zaman yöresel özellikler gösteren böceklerin sineklerin arıların çekirgelerin imitasyon fly benzerlerinden elinizde alternatif olarak çokca bulundurmanız iyi olur. Zira kaybedilen sahtelerin yerine yenisini koymak avlakta yemsiz kalmakta ihtimöaller dahilindedir. fly oltanızın ucundaki sahte yemi suyun akıntısına bırakılarak alabalık avlamak istediğiniz zaman çekirgeye benzeyen ya da çekirge taklidi suni yem her zaman güzel sonuç verdiği için çantanızda mutlaka bulundurulması gerekenler arasındadır. Ülkemizde fly olta alabalık avcılığı pek gelişmiş olmadığı için piyasada bu taklit yemlerin envai çeşidini bulmakta zorlanabilirsiniz tabiki burada önemli olan şey sizin alabalık yakalamayı düşündüğünüz çevrede benzer türde böceklerin olup olmamasıdır. bu yüzden gerçek manada fly olta avcısı herzaman bütün malzemelerini yanına alarak avlağa gider avlanmak istediği yerin çevre koşullarını araştırıp böcek popülasyonunu inceleyip kendi flay yemini kendisi yapmaya çalışır. tabiki bu ekstra bir hobi ve eğlencedir. bazen o sahte fly işe yaramasada onu üretiyor olmanın verdiği heyecan sonuca ulaşabi,lmekten daha güzel ve olumlu bir duygudur. fly yeminin yapımı birazcık zahmetli olsa da oldukça zevkli uğraşısı bol ve hayal gücünü genişleten birazcıkta beceri isteyen bence gherkesin uğraşması gereken keyifli bir uğraşıdır hatta elinize birkaç tane sahte fly yemi alıp yakından bu fly yemleri inceleyin ve göreceksiniz ki fly yem yapımı tahmin edildiği üzere zor ve zahmetli bir iş değil fakat gerekli malzemeleri bulma hususnda ingiltere ve amerika kadar şanslı bir ülke değiliz. herşeyin ucuz işe yaramaz taklitleri bizim bu türlü eğlencelerimizin dahi önüne geçmekte geri kalmıyor.

Konu ile ilgili başlıklar: Alabalık avında Fly olta Alabalık avı Alabalık avı teknikleri Alabalık yakalamak için ne gerekli

Alabalık yakalamak için neler yapılmalı?

Alabalık Yakalamanın Püf Noktaları


Genellikle İlkbahar aylarında iyi sonuç verir . Misinanızın kalınlığı 0,25 i geçmemeli, mantarınız su yüzeyine baskı yapmayacak şekilde ince uzun olmalıdır.İlkbaharın ilk günlerinde alabalık yumurtası ve solucan takarak avlanırsanız, balık tutma şansınız artar.. Balık mantarı batırdığında kamışın ucunu havaya doğru değil de yana doğru sertce atıp, kamışın ucunu suya doğru indirip makinayı sarmaya başlayın. Alabalık yumurtası ile avlanmadan önce avlanacağınız bölgeye 8-10 tane yumurtayı serpiştirin daha verimli sonuç alırsınız. Sıktırma kurşun mantarınızı batıracak ağırlıkta olmamalıdır. Mantarla sıktırma kurşunun arası 20- 25 cm sıktırma kurşunla iğnenin arası 45-50 cm olmalıdır Özellikle yazın gölde avlanırken iyi sonuç alırsınız. Ancak gölün dibinin taş yada ağaç kökü olması halinde iyi sonuç alamazsınız.


Benzer Aramalar: canlı yem kullanarak alabalık nasıl yakalanır? Alabalık için olta seçimi Alabalık yakalanacak uygun avlaklar nerede Alabalık yakalamak için en uygun zaman

Arşiv - RSS Kaydol - XML RSS - Ana Sayfa - Geri Git


Alabalık Avında nelere dikkat etmeliyiz?

Alabalık Avında Dikkat Edilecek Hususlar


Alabalık, oksijeni bol soğuk sularda yaşar. temiz olmayan, su sıcaklığı 15 drc. üzerinde olan sularda zor bulunur . Yazın sıcak havada, özellikle gölde zor balık tutarsınız, şansınızı zorlamayın. Gölgenizi suya düşürmeyin, avlanırken mümkün olduğunca güneşi karşınıza almaya çalışın. Bölgedeki doğaya uygun giyinin. Sessiz olun.
Yağmurdan sonraki bulanık suda avlanmayın, balık saklandığı kayanın altından kolay kolay çıkmaz Yağmurdan sonra dereye fazla yaklaşmayın. Sizin bulunduğunuz bölge az yağmur yağmış bile olsa daha yükseklere yağan yağmurlar sizin bulunduğunuz bölgeyi etkileyebilir ve beklemediğiniz bir selle karşılaşabilirsiniz.


Benzer Aramalar: Alabalık nasıl yakalanır, Atçek ile alabalık avı, Alabalık nerede bulunur?, Alabalık yakalama yöntemi nedir?

Fırında Alabalık Nasıl Pişirilir?

Fırında Alabalık Nasıl Pişirilir?

alabalık pişirmek için gereken malzemeler aşağıdaki gibidir:
öncelikle bize birkaç tane alabalık gerekiyor tabiki kişi başı bir tane olması nedeniyle sayı limitide size göre değişiyor yani yiyebileceğiniz kadar alabalık pişirmenizde fayda olacak
yeteri kadar sıvı yağ bir bardak olabilir bu da sizin yağ ile olan ilişkinize bağlı fazla yağlı sevmiyorsanız alabalığı yağda yüzdürmenin herhangi bir anlamı yok.
baharat olarak tuz kırmızı toz biber benim kendi tercihim çok az da bir tutam kadar karabiber alabalığa biraz farklı bir lezzet katacaktır.

yapılışı:
-kırmızı tozbiber, tuz ve sıvıyağ bir kapta karıştırılır ve temizlenip yıkanan balıklar bu sosa bulanır.
-fırın tepsisine (yağlı kağıt serilmiş veya teflon olması daha iyi) hazırlanan balıklar dizilir ve üzeri folyo ile kapatılıp 200 derece fırında yarım saat pişirilir bu süre sonunda folya çıkarılır ve üzeri kızarıncaya kadar yine aynı ısıda pişirmeye devam edilir.afiyet olsun...

Benzer Aramalar: Alabalık yemek tarifi, Alabalık pişirme


Tatlı su levreği (Perch) At çek ile avlanma teknikleri


Tatlı su levreği (Perch) At çek ile avlanma


Atçekle levrek avı için en önemli hususlardan biri doğru silikon ya da sassy seçimi ve bu silikona aksiyon vermenize imkan tanıyan hassas bir spin kamış kullanılması gerekmektedir. atçek tekniğinizi geliştirmeniz için bolca denemeler yaparak tecrübe edinmeniz gerekmektedir. at çek avı için her ne kadar teorik bilgi önemliymiş gibi gözüksede avlakta genellikle işe yaradığı söylenemez. bu yüzden temel kuralları öğrenip kendinize avlağın durumuna göre teknikler geliştirebilirsiniz. zira her avlağın kendine göre farklı yapısı vardır. bu işe meraklıysanız ve atçek konusunda hiç tecrübeniz yoksa sıklıkla atçek videoları izlemenizde fayda var. en azından kendi tekniğinizi geliştirmeden önce az da olsa fikir edinme noktasında spin avı videoları iş görür kanaatindeyim.







Alabalık Nasıl ve nerede yakalanır? Alabalık yakalama teknikleri.

ALABALIK

Alabalık Nasıl ve nerede yakalanır? Alabalık yakalama teknikleri.



Su sıcaklığının oldukça düşük olduğu dağ derelerinden orta irtifalı platolarda yer alan suyu serin göllere kadar birçok farklı merada yayılım gösteren türlerin geneli için kullanılan bir isimdir alabalık. Esasen alabalıkgiller olarak tanımlanan türler, tüm dünyada benzer özellikli alttürler ve farklı habitatlarda yaşayarak genetik açıdan birbirine izole olmuş nasyonlar hesaba katıldığında, net olarak tür dağılımı ve ayırımı yapılamamış populasyonları barındırmaktadır.
Bu çetrefilli durumu bir örnekle dile getirmem gerekirse aynı coğrafyada yaşayan bir alabalık türünün aynı bölgedeki iki farklı su kolunda yaşayan ancak birbirleri ile karışarak cinsel teması mümkün olamamış iki farklı popupasyonu arasında tamamen farklı türler gibi algılanmalarına neden olacak düzeyde renk ve desen çeşitlenmeleri gözlemlenebilir. Bu örnek tam tersi yönde, aynı su kolunda birbiriyle yanyana yaşayan ve aralarında fark yokmuşçasına birbirine benzeyen iki farklı tür şeklinde de verilebilir ki her iki örnekleme de söz konusu alabalıklar olduğunda karşılığı bulunabilecek geçerliliktedir. Bu çerçeveden hareket edersek; zaten temel vücut yapıları ve görünümleri yönünden birbirlerine oldukça benzeyen alabalık türleri, öncelikle sahip oldukları renk ve desen kompozisyonları ölçüsünde tasnif edilmeye çalışılır. Bu ise yukarıda verdiğim iki örnekte olduğu gibi bazı coğrafyalarda birbirine aşırı benzer farklı türlerin ya da birbirinden olabildiğince farklılaşmış ama aynı türe giren lokal toplulukların ayırdında tek başına yetersiz kalabilen bir yöntemdir.

Alabalıklar olanca güzelliklerine karşılık bulundukları habitatın başat yırtıcılarıdır. Yaşadıkları yüksek rakımlı ve soğuk tatlı su havzalarına harici organik katkıların kıtlığından dolayı tür çeşitliliği birkaç türden ibaret olan kırılgan yaşam alanlarında hayat sürerler. Ancak bu zor çevre koşullarında hayatta kalacak biçimde evrildiklerinden en küçük yaşamsal katkıyı en üst düzeyde faydaya dönüştürmenin yolunu çok iyi öğrenmişlerdir. Geç sonbahar ile erken ilkbahar arasındaki kış döneminde kar altında kalan kıyı dokusu alabalıkların en önemli besin grubunu oluşturan karasal orijinli böcek varlığının da zafiyete uğramasına neden olur. Ancak yine bu dönemde sualtında metamorfozunu tamamlamaya gayret eden onlarca tür eklembacaklı larvası, sağlıklı bir merada alabalıklara gereken nitelikli kışlık besini sağlamaya yetecek seviyededir. Besinlerinin önemli bir miktarını bu böcek gruplarının uzun ömürlü sucul larvaları ve sulak alana bağlı yaşayan kısa ömürlü erginleri üzerinden sağlayan alabalıklar, oldukça tenha akarsu meralarında varlık gösteren belirli sayıdaki kabuklu organizmayla birkaç yumuşakçayı da günlük mönüsünün çeşnisi olarak değerlendirebilir. Alabalıklarla aynı ortamda yaşayan golyanlar (ot balıkları Phoxinus phoxinus) gibi küçük türlerde yine bu güzel yırtıcıların diyetine dahil olurlar. Özetle alabalıklar yaşam alanlarının sunduğu her türlü yem olanağını olabildiğince etkin şekilde kullanarak bu zorlu ve çetin çevrede hayatta kalmayı başarırlar. Alabalıklar göçücü karakterde balıklar olmalarına karşın her tür bu göçü kendi türsel alışkanlıkları ve gereksinimleri ölçüsünde gerçekleştirir. Bazı türler üremek gayesiyle tatlı suların yukarı havzalarına kadar ilerlerken denizden izole bazı topluluklar gerek üreme, gerekse beslenme sahalarını aynı havza içerinde geçirebilirler. Göç dönemleri ve süreleri yine yaşadıkları çevrenin iklimsel özelliklerine koşut şekilde değişiklikler gösterebilir.
Ülkemizde tespiti yapılan ve dağılımı izlenen alabalık türlerinin alttür düzeyinde ve bölgesel uyarlanmalar çerçevesinde bazı ekotiplerinin ayırdı oldukça zor ve ihtilaflı durumdadır. Gelişen teknoloji ve enstrümantal araştırma teknikleri sayesinde farklı ya da aynı olduğu düşünülen alabalık topluluklarının genetik olarak incelenerek müspet tür ayırımının yapılabilmesi çok yakın bir gelecekte mümkün olacaktır. Bu yüzden alabalık başlığı altında sadece varlığı netlik kazanmış olan türlerimize değinmekle yetineceğim. Ülkemiz coğrafyasında varlık gösteren alabalıklar Salmo cinsine bağlı türlerden olup, mevcudiyetleri bu türlerin birkaç alttürü ve farklı ekotipleri olarak özetlenebilir. Cümle içerisinde kolay sınıflandırmak için bu türlerin hepsini alabalık olarak anabileceğimiz gibi türe indirgenmiş özel isimleriyle de ifade etmemiz olasıdır. Şimdi de örneklenebilmiş alabalık türlerimize özet açıklamaları eşliğinde sırayla değineyim:

DAĞ ALASI




Genel olarak sırt kısmında esmer tonlu kahverengi, yanlarda açık kahverengi hâkî, karın bölgesinde ise açık sarı-bej veya beyaza yakın bir renklenme sergiler. Vücutlarının yanlarında balığın yaşına ve yer aldığı meraya göre belirli değişimler göstermekle birlikte beyaz hale içinde büyüklü küçüklü kırmızı lekeler bulunmasından dolayı "kırmızı benek" ve "mercan" olarak da anılırlar. Yüksek rakımlı dağ dereleri ve yaylalardaki küçük çaylarda yaşarlar. Bazı genç dağ alalarının vücut yanlarında esmer tonlu, belli belirsiz, dikine oval şeritlerde görülebilir.

ANADOLU (Türk) ALASI




Sarımtırak açık zeytin yeşili gövde rengi üzerinde gelişi güzel serpiştirilmişçesine vücut geneline dağılmış koyu mor, bordo, siyah ve belli belirsiz koyu hâkî lekeler yer alır. Baş bölgesiyle solungaç yarığı arasında -gözün ön kısmından başlayarak gerisinde sona eren- koyu tonlu kısmen silik yatay bir bant görülebilir. Vücudun genelinde olduğu gibi sırt yüzgeci üzerinde de çilli bir desen vardır ve diğer yüzgeçler genel olarak sarımtırak yeşil tonlara sahip olup beneksizdirler. Bazı Anadolu alalarında gövdeye hakim olan çilli desenin altından vücudu enine şekilde bölen 3-4 adet geniş, esmer tonlu ancak belli belirsiz bant görülebilir. Bunun dışında daha çok genç bireylerde gördüğüm şekliyle vücut geneli sarı-beyaz tek düze bir zemin rengi üzerinde -belli belirsiz- çilli de olabilir. Bu alabalıklar iç Anadolu bölgesi ve doğu Anadolu bölgesinde yer alan yüksek rakımlı platoların dereleri ve çaylarında dağılım gösterirler. 2004 yılından bugüne yinelediğim üzere; Anadolu alabalıklarına dair endemizm çalışmaları eşliğinde bu türe ait doğal populasyonların hızla geliştirilmesi ve doğal yaşam alanlarının kültür balıkçılığı işletmelerine kapatılarak, haricî alabalık türlerine karşı özenle korunması gereklidir.

GÖL ALASI




Vücut geneli gri tonlamalı, sarımtırak açık yeşil renktedir. Yanal çizginin üzerinde daha yoğun görülmek suretiyle vücut genelinde gelişi güzel yer alan irice koyu gri-siyah benekler yer alır. Dünyada sadece Abant yöresindeki göletlerde dağılım gösteren bu alabalık yurdumuzun en kıymetli endemik türlerindendir. Yaşadığı yere ithafen "Abant alası" olarak da anıldığı olur. Yaşam alanlarının gerek beşeri faaliyetler sonucu kirletilmesi ve gerekse yeni türlerce hızla istila edilmesi yanında niteliksiz rezerv yönetimi göl alasına ait doğal populasyonların kapsamlı şekilde desteklenerek geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.

DENİZ ALASI




Deniz alalarımız yaşamlarını tatlı su ve deniz arasında beslenme ve üreme amacıyla düzenli göçler yaparak sürdürürler. Yumurtadan çıkarak gençlik dönemini geçirdiği dere ve çaylarda tıpkı dağ alasının sahip olduğu renk ve desen özelliklerine benzeyen bir görünüme sahiptirler. Erginleşerek denize geçtikleri dönemde vücut rengi yavaş yavaş gümüşi beyaza dönüşür. Bu renk dönüşümü esnasında vücudun sırt kısmında yoğunlaşan lekeler koyulaşarak sayıları bir hayli azalır. Ancak deniz alasının birkaç ekotipi -yaşam döngüsünün önemli bir bölümünü teşkil eden- göç alışkanlığındaki farklılıklardan dolayı yetişkin döneminde de genç bireylerde rastladığımız renk ve desen özelliklerini aynen koruyabilmektedir. Orta ve doğu Karadeniz havzasında bulunan akarsularda ve Karadeniz kıyısında -bugün için- oldukça seyrek bir dağılım gösterirler. Yıllar boyu sürdürdüğümüz niteliksiz ve uzgörüsüz havza/rezerv yönetimimiz bugün yok olma eşiğindeki doğal deniz alası populasyonların daha fazla zaman yitirmeden kapsamlı şekilde desteklenerek geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.

GÖKKUŞAĞI ALABALIĞI




Sofralık tüketime sunulmak amacıyla yetiştirilmek üzere ülkemize getirilmiş olan haricî alabalık türlerindendir. Alabalık yetiştiriciliğinin yoğun olarak yapıldığı akarsularda zaman içerisinde varlık gösteren ve bu suların bağlı olduğu diğer su yollarını da kullanarak birçok tatlı su havzasına dağılabilen bir balıktır. Gökkuşağı alabalıkları adlarına ilham veren hoş bir renklenme sergilerler. Sırt kısmında sarımtırak açık kahverengi tonu yanlarda yer yer eflatuna dönen mavi parıltılı, pembemsi bir kuşakla sınırlanır. Karın bölgesi sarı-bej renkli olup pembemsi kuşağın üstünde ve altında yoğunlaşmak suretiyle vücudun ve yüzgeçlerin tamamı koyu gri-siyah küçük beneklerle kaplıdır. Beneklerin sayısı ve yoğunluğu

bireyden bireye değişiklik gösterebilir. Suyu soğuk ve hızlı akan çaylardan orta irtifalı ovalarda akan suyu daha ılık ve nispeten ağır akışlı nehirlerle göllere kadar bir çok farklı coğrafyaya dağılmış yüksek adaptasyonlu bir türdür. Gökkuşağı alabalığının doğal yaşam alanlarındaysa yaz mevsiminde dahi su sıcaklığı 12°C dolayında seyreder. Ancak daha sıcak sularda da kolaylıkla yaşayabildiği bilinmektedir. Bazı yetiştiriciler sofralık boya gelmiş olan gökkuşağı alabalıklarını kademeli olarak deniz suyuna ve iklimine alıştırarak burada semirtirler. Denizde büyütülmüş olan bu gökkuşağı alabalıklarında deniz alalarında değindiğime benzer bir yapısal değişim meydana gelir. Belli ölçüde vücut formları ve belirgin şekilde renkleri değişerek som balığını (somon) andıran bir yapıya kavuşurlar. Bu görünüme kavuşmuş gökkuşağı alabalıkları bazen bir çeşit sahtekârlıkla somon adı altında pazarlanırlar.

Birçok oltacı tuhaf şekilde bu türün insanlar tarafından ortaya çıkarıldığını ve kendi başına üreme yeteneği olmadığını sanmakta, doğruluğuna inandığı bu bilgiyi ilgili ortamlarda da paylaşmaktadır. Muhtemelen bu tip ifadeler meseleye vakıf olmadığı halde bu konuda ahkâm kesmeyi seven birkaç kişi tarafından yayılarak müspet bir tespitmişçesine birçok yerde söylenir, bizler tarafından bile duyulur olmuştur. Özetle:; Gökkuşağı alabalıkları doğal bir tür olduğu gibi sadece bizim yerli balıklarımızdan biri değildir. Bu türü yalnız üretme çiftliklerinde görüyor olmamız bunların insanlar tarafından geliştirilen sonradan çıkma ve kısır türler olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Gökkuşağı alabalıkları gereken ısıyı, yeterli besini ve müsait çevre koşullarını bulduğu her ortamda hızla büyüyerek, cinsel olgunluğa erişebilir, türsel ihtiyaçlarına uygun sıcaklık kondisyonları altında da doğal yollarla üreyerek elbette çoğalabilir.

Yerli türlerimizi göz önünde bulundurduğumuzda alabalıkların yaşadıkları çevrede yırtıcı türler oldukları görülür. Ancak bu durum onların oldukça nazik ve her türden çevresel etkiye doğrudan reaksiyon gösterecek kadar hassas canlılar oldukları gerçeğini gizlememelidir. Yakın geçmişe kadar uygun rakımlı ve düşük sıcaklığa sahip tüm akarsularımızda birçok alabalık türü ve ekotipi varlık gösterirken yapılan barajların ve diğer beşeri yapıların su yollarını kesmesi, alabalıklar için yaşamsal öneme sahip üreme göçlerine imkân tanıyacak (şekilde çalışan/çalıştırılan) balık geçitlerinin hep ihmal edilmiş olması, bilinçsiz ve kontrolsüz yetiştiricilik işletmelerinin çoğu deneysel çalışmalar kapsamında getirdiği yeni türler ve hastalıklar, hızla azalan orman dokusuyla artan erozyon ve dolayısıyla taşınan karasal malzemeyle bulanıklaşarak bozulan akarsu yatakları gibi bir çırpıda sayılabilecek daha birçok faktör alabalıklarımızın doğal populasyonlarını bir hayli zayıflatmış, sadece belirli ve korunmuş bölgelerde varlık gösterebilmelerine neden olmuştur. Bu yüzden alabalıkların halen doğal yaşamlarını sürdürerek populasyon tesis edebildiği alanların korunmasında, tatlı su kaynaklarının ve kıyı dokusunun her türlü kirleticiden ari tutulmasında -sorumlu olta balıkçıları olarak- en üst seviyede hassasiyet göstermeliyiz.
Kanaatimce balık avı konusunda merakı olanlarla değil, alabalığın değerini bilen ve saygı gösterebilenlerle alabalık avına gitmeye gayret etmeli, bu balığın yaşadığı -ekolojik açıdan çok kırılgan olabilen- müstesna meraları ulu orta anmak yerine çevre duyarlılığı ve oltacılık adabı konusunda belirli yetkinliğe ulaşmış olanlarımızla paylaşmaya özen göstermeliyiz. Yine bu korumacı tutumun devamı olarak "amatör balıkçılığı düzenleyen resmî tebliğ"in alabalıklarla ilgili uygulamalarına hassasiyetle riayet etmek biz oltacılar için öncelik taşımalıdır.


YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı, kanatlı karınca, saz kelebeği, küçük çekirge gibi bilumum sinek ve böcek, ot balığı
Yapay Yemler Sucul ve karasal orijinli sinek ve böcek taklidi uçurma yemleri, no.0-no.3 döner kaşıklar (spinner), 5-18 gr arası yalpa kaşıkları, 15-50 mm. arası sahte balıklar (voblerler)

yılan balığı nasıl yakalanır? yılan balığı yakalama teknikleri.

YILAN BALIĞI

yılan balığı nasıl yakalanır? yılan balığı yakalama teknikleri.



Yaşam hikâyeleri düşünüldüğünde en ilgi çekici birkaç balıktan birisidir yılan balığı. Yanlış olduğunu bilmeksizin çoğu insanın düşündüğünün aksine şekil ve dolayısı ile isim benzerliği dışında gerçek yılanlarla herhangi bir akrabalıkları yoktur. İnce uzun ve yılanvari gövdesi ön kısımda silindirik bir yapıda olup anüsten sonra kuyruğa doğru yanlardan yassılaşmaya başlayarak bir yüzgeç özelliği kazanır. Diğer balıklardan farklı olarak sırt, kuyruk, anal ve karın yüzgeçleri birleşerek vücudun arka yarısını üstte ve altta boylu boyunca kateden tek bir yüzgece dönüşmüştür. Yayın ve karabalık gibi pulsuz bir deriyle kaplı görünmesine rağmen bu deri içerisine gömülü halde -gözle görülemeyecek kadar küçük- binlerce pula sahiptir. Deriyle örtülü olan solungaç yarıkları yan yüzgeçlerin önünde küçük bir delikle dışa açılır. Baş ucunda tüp şeklinde burun delikleri bulunan yılan balıklarının çeneleri tek sıralı ve küçük diş dizilerine ev sahipliği yapar. Vücut rengi yaşa göre bazı değişimler sergilemekle birlikte ergin dönemde koyu gri-siyahtan koyu yeşil ve koyu kahverengi tonlara değin bir dizi farklılık gösterir. Yetişkin hale gelmiş dişi bir yılan balığının genel rengi sarımsı-kahverengi olmasına karşılık erkek balıklar hem onlardan daha küçük hem de siyahidirler.
Yılan balıkları sadece beslenme ve büyüme sürecini tatlı sularda geçirirler. Üreme ise yaşamlarını ilginç kılan ve hâlâ bazı önemli bilinmezleri barındıran gizemli bir olgudur. Üreme tüm dünyada sadece güney Amerika kıyılarından Atlantiğe bakan Meks*ka Körfezi'nde, Sargossa Denizi olarak bilinen mevkinin derinliklerinde şekillenir. Diğer bir ifadeyle Japonya'dan yola çıkan yılan balığı da Türkiye'den ya da İngiltere'den yola çıkan diğer yılan balıklarıyla aynı yere -doğruca Sargossa Denizi'ne- doğru binlerce kilometrelik bir yolculuğa çıkar. Üremeyle ilgili bilinen gerçeklerden birisi de yetişkin yılan balıklarının on yılı aşkın tatlı su yaşamından ve üstesinden geldikleri onca zorlu yaşam mücadelesinin sonunda sadece bir kez döl vererek bunun sonrasında öldükleridir. Denizle bağlantısı kesilmemiş tatlı su havzalarında 10-12 yaşını aşmış yetişkin bireylere şimdiye değin rastlanmamış oluşu ve yarım yüzyıldır küresel anlamda yapılan markalama çalışmalarında geriye döndüğü tespit edilen bir bireye dahi rastlanılmaması, bu tespiti sağlamlaştıran en önemli kanıtlardır.

Yılan balıkları özellikle gece aktifleşen etobur canlılardır ve bulundukları merada yaşayan her türlü küçük canlıyı besin olarak tüketirler. Gün içerisinde taşlık-kayalık kuytuluklarda, dehliz ve oyuklarda gizlenen balıklar geceyle birlikte ciddi bir hareketliliğe girerek gün doğumuna değin beslenmeyi sürdürürler. Özellikle akarsuların sazlık, kamışlık kıyı dokusu yakınında yaşam sürdüren yılanbalıkları solucan gibi karasal orijinli yumuşakçalarla ve kurbağa gibi amfibyumlarla yemlenmiş dip bırakmalarıyla kolaylıkla yakalanırlar. Çoğu zaman yayın, karabalık ve tatlı su kefali için kullanılan yemli dip bırakmalarına da itibar ettiği olur.

Yurdumuzun hemen hemen tüm akarsularında bulunan yılan balıklarının son yıllarda aşırı miktarda ve boy seçiciliği olmayan gereçlerle bilinçsizce avlanması yetmez gibi beslenme sahaları üzerine kurulan baraj ve benzeri su yapılarında buraya ulaşan balıkların yapının diğer tarafındaki yukarı yahut aşağı havzaya geçişlerine olanak tanıyacak balık geçitlerinin ihmal edilişi veya çalışır durumda tutulmayışı gibi diğer nedenlerle hayli azaldığını görmekteyiz. Ne yazık ki yukarıda anlatılan türe özgü üreme etkinliğinin değişmez prensipleri gereği insan eliyle üretimi teknik olarak mümkün olmayan yılan balığına dönük mevcut tüketim talebinin tamamen doğal stoklar üzerinden karşılandığı gerçeği sürekli ihmal edilmekte, koruma ve kontrol mekanizması bunun gibi üremek adına denize çıkış önceliği olması gereken türlerde etkili olarak işletilememektedir. Buna karşılık oldukça uzun ve zahmetli yaşam mücadelesinin sonunda sadece bir kez üreme şansı bulunan yılan balıklarının hiç yoksa bundan ötürü hakettikleri saygıyı görmeleri gerektiğine inanıyorum. Olta balıkçıları olarak bizlerin, üzerinde yaşadığımız coğrafyayı bizlerle paylaşan diğer canlıları hele hele ortak ilgimizi oluşturan balıkları iğnemizin ucunda olmadıkları zamanlarda nasıl yaşadıkları sorgusuyla tanımaya çalışmamız, bunun da ötesinde her yeni bilgi ve gözlem ile doğaya ve barındırdıklarına bir oltacı olarak saygı duymayı öğrenmemiz gereklidir. ÖZetlediğim bu bakış açısı oltacılık konusunda bilinçlenmenin ilk ve sizlerle paylaştığım öğretinin en önemli adımı olarak kabul edilmelidir.


YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı



Yayın balığı Nasıl yakalanır? Yayın balığı yakalama Teknikleri.

Yayın balığı Nasıl yakalanır? Yayın balığı yakalama Teknikleri.



Yayın balığı Kelebicin (gelebicin) ve özellikle genç bireyleri için kullanılan kelebek, yaygınlaşmış diğer yerel isimleridir. Göllerin ve nehirlerin milli, çamurlu diplerinde, batak kıyılarına yakın sığlıklarında yaşarlar. Tabanda açtığı ya da bulduğu oyuklarda, çok yıllık bitkilerin kök ve gövde enkazları altında yuvalanma eğiliminde olan gececil yırtıcılar olan yayınlar gün içerisinde bu alanlarda gizlenip havanın kararmaya başlamasıyla birlikte harekete geçerler. Gerek görünümü ve gerekse ekolojisiyle güneydoğulu akrabası Mezopotamya yayınına (Silurus triostegus) ve güneyli akrabası karabalığa (Clarias lazera) benzer özellikler taşır. Ancak yan yana getirildiklerinde birbirilerinden aslında ne denli farklı oldukları rahatlıkla görülebilecek kadar farklılaşmış apayrı tatlı su türleridir. Pulsuz olan vücudu kalın derisi altında yer alan mukus bezlerinin yoğun salgısından ötürü oldukça kaygan bir o kadar da mukavimdir. Sırtının nispeten orta kısmında konumlanmış olan ve dumura uğramış oldukça küçük bir sırt yüzgecine karşılık gövdenin altında anüsün (sidikliğin) gerisinden başlayarak kuyruk yüzgeci kaidesine değin vücudu boylayan büyük bir dışkıl yüzgece sahiptir. Vücut geneline hâkim olan renk, açıklı koyulu gridir. Bazen hafif sarı-kahverengi tonlamalara sahip mermer desenli bireylerde görülebilir. Solungaçların yan ve alt kısmıyla altçene ve karın bölgesi ise koyu renkli gövde rengine karşılık kirli beyazdır.

Yayınlar, etçil beslenme alışkanlığı sergilediklerinden bulundukları havzada besin piramidinin en üstünde yer aln türlerdir. Erginleşerek yetişkin özellikleri kazanmış bir yayının tam anlamıyla hâkimi olduğu tatlı su coğrafyasında herhangi bir doğal düşmanı olmayıp gerçek ve eks*ksiz bir yüzgeçli tirandır. Özellikle Çukurova bölgesinde yer alan Ceyhan ve Seyhan havzalarında anlatılan eski hikâyelerde akarsu ve göllerin kıyıya yakın bölgelerinde taşların üzerine çıkarak devasa cüssesiyle öylece durup güneşlenen yayınlardan bahsedildiğine rastlansada müspet anlamda böyle bir gözlem yapılmamıştır. En uzun çifti ağız kenarlarına doğru üstçenede, daha kısa olan diğer iki çiftiyse altçenede yer alan tat'a ve harekete duyarlı gelişkin bıyıklarıyla -ister ölü ister canlı olsun- tüketebileceği her türden hayvansal besini -görüş imkânı sunmayan bulanık sularda bile- tam bir kesinlikle bulabilecek kabiliyettedir. Altçene üstçeneye göre biraz daha iri ve öne doğru çıkıntılı olup her ikisinde de çok sıralı ve geriye doğru kıvrılmış küçücük dişlerden müteşekkil güçlü diş tablaları yer alır. Yan yüzgeçlerinin ilk ışını oldukça gelişerek sertleşmiş ve bir yanında testere gibi dişli çıkıntılar bulunan özel bir yapı kazanmıştır. Bu yüzden iri balıkların kıyıya alınması ve bırakıldıkları zeminde zaptedilmeleri anında bu kemik dişlere sahip yüzgeç ışınları kollanarak istenmeyen yaralanmaların önüne geçilmelidir.
Yayınlar, yaşadıkları alanda taban dokusu içerisinde yer alan yumuşakçalardan, gümüş, sazan, bıyıklı balık, çapak gibi balıklara, kerevitten kurbağaya, kıyısal alanda barınan sıçan ve fare gibi yer yer suya giren kemirgenlere kadar hemen her türlü canlıyı avlayarak hayatını sürdürür. Vücut büyüklüğüne nispetle oldukça küçük sayılabilecek gözleri yaşadığı bulanık ve çamurlu meralarda seçici bir duyu olarak değer taşımaz. Bu yüzden bıyık olarak adlandırılan ağız çevresindeki duyargalar, çok fonksiyonlu algılayıcılar olarak balığın bulunduğu çevreyi fizik ve kimya yönünden yorumlayabilmesine imkân sağlayan en önemli duyu organlarıdır. Her türlü taze ve canlı yemle yemlenmiş dip bırakmalarıyla başarılı şekilde yakalanabilen yayın, yurdumuzun genelinde yayılım göstermektedir.

YEMLER

Canlı Yemler Kurbağa, yılanbalığı , gümüş , sazan , bıyıklı balık , çapak , kerevit
Taze Yemler Tavukların ve geviş getiren hayvanların sakatatı, kısmen kokuşmuş balıklar
Yapay Yemler Kurbağa ve semender şeklinde sasilere takılmış döner kaşıklar (spinner), benzer şekilde yapay yemli diğer döner kaşıklar (spinnerbait)

KARABALIK (Sekizbıyık) Balığı nasıl yakalanır?

KARABALIK (Sekizbıyık)



Yaşadığı güney yörelerinde sekizbıyık adıyla da tanınırlar. Doğal doku içerisinde tabanı çamurlu, milli ve sığ sayılabilecek alanlarda dipte açtığı ya da bulduğu oyuklarda, çok yıllık bitkilerin kök ve gövde enkazları altında yuvalanan ve bu yönüyle belirli ölçüde yerleşik davranışlar sergileyen yarı tropik bir balıktır sekizbıyık. Noktürnal (gececil) karakterleri sebebiyle gün içerisinde suyu bulanık kuytuluklarla, kamışlıkların ve kıyıdaki yapılı bitkilerin gölgeliklerinde gizlenen sekizbıyıklar, günbatımıyla birlikte hareketlenip av aramaya başlarlar. Bu özellikleri ile yayınlar gibi gece oltacılığı daha verimli olan balıklardır. Yaşadığı ve oltacılığının yapıldığı havzalarda çoğu oltacı tarafından -yakın coğrafyalarda yer alarak benzer vücut özellikleri sergilemelerinden ötürü- sıklıkla kelebicin olarak da tanınan yayınla (Silurus glanis) karıştırılır. Ancak karabalıkla yayın balığı yan yana getirildiklerinde birbirilerinden ne denli ayrı türler oldukları rahatlıkla görülebilecek kadar farklılaşmış tatlı su balıklarıdır. Pulsuz ve oldukça kalın olan derilerinin altında yer alan mukus bezlerinin yoğun salgısından ötürü vücutları oldukça kaygan olup zaptedilmesi çok zor balıklardır. Karın ve galsama bölgesi dışında vücutlarının geneline egemen olan renklenme siyah zemin üzeri koyu gri mermer deseni olup solungaçların alt kısmıyla altçene ve karın bölgesi ise kirli beyazdır.
Etobur bir beslenme alışkanlığı sergilediklerinden, bulundukları havza da besin piramidinin en üstünde yer alan türlerden olan sekizbıyıklar, oldukça gelişmiş tat alma ve hareket algılama duyularıyla -ölü yahut canlı olsun- tüketebileceği her türlü hayvansal besin kaynağını görüş imkânı bulunmayan bulanık sularda bile tam bir kesinlikle saptayabilecek arama yeteneğine sahiptirler. Çoğunlukla yaşadıkları toprak kanalların ve suyu ılık sığ göletlerin yumuşak ve kolay havalanan taban dokusu içerisinde yer alan yumuşakçalardan tutun bizir, sazan gibi aynı merayı paylaştığı balıklara, kerevitten kurbağaya kadar hemen her türlü canlıyı avlayarak hayatlarını sürdürürler

Yaygın olarak bulunduğu Çukurova lokalinde sıklıkla anılan -benim de yeğlediğim- ve adına esin kaynağı olan sekiz adet bıyığı ile benzer şekilde altı bıyıklı yayından kolaylıkla ayırt edilir. Aynı şekilde yayından ayırt edilmesini kolaylaştıracak diğer gözlenebilir karakterlerine örnek olarak vücudunun üstünde orta kısımdan kuyruk kaidesine kadar uzunlamasına yer alan gelişmiş bir sırt yüzgecinin varlığı, yayına göre daha basık ve yayvan bir kafa yapısına sahip oluşu sayılabiilir. Sekizbıyık, kafatasının her iki yanında ve iç kısımda solungaç boşluğunun üzerinde yer alan dalcıklı bir çift yardımcı (ikincil) solunum organına sahiptir. Bu solunuma yardımcı fazladan organ sayesinde, bilinen çoğu balık türünün hayatta kalamayacağı düzeyde oksijen fakiri sularda yaşayabilir, sudan ziyade çamur diyebileceğiniz ortamlarda bile yaşam desteği bulabilirler. Belirli miktarda atmosferik havayı soluyabilen sekizbıyık, doğrudan güneş ışığına maruz kalıp kaygan ve nemli derisi kurumadığı sürece su dışında şaşılacak kadar uzun süre hayatta kalabilirler. Vücut büyüklüğüne nispetle oldukça küçük sayılabilecek gözleri, yaşadığı çoğu bulanık ve toprak zeminli meralarda seçici bir duyu olarak değer taşımaz. Bu yüzden bıyık olarak adlandırdığımız duyargalar -çok fonksiyonlu algılayıcılar olarak- balığın bulunduğu çevreyi fizik ve kimya yönünden yorumlayabilmesinde yegâne duyu organları olarak iş görürler. Geniş olmasına karşılık yayın balığınınki kadar çok açılmayan çenelerinin her ikisinde ard arda sıralı, geriye kıvrık yüzlerce küçük diş yer almaktadır. Sekizbıyıklar her türlü taze ve canlı yemle yemlenmişsalma bedenli dip bırakmalarıyla başarılı şekilde yakalanabilirler. Yurdumuzun güneyinde yer alan aşağı Çukurova ve eski Amik havzalarında yayılım göstermektedirler

YEMLER

Canlı Yemler Kurbağa, tatlı su kayası , gümüş , sazan , bıyıklı balık , çapak , bizir
Taze Yemler Tavukların ve geviş getiren hayvanların sakatatı, kısmen kokuşmuş balıklar
Yapay Yemler Kurbağa ve semender şeklinde sasilere takılmış döner kaşıklar (spinner), benzer şekilde diğer yapay yemli döner kaşıklar (spinnerbait)

Turna Balığı Nerelerde Bulunur? Turna Nasıl Yakalanır?

TURNA

Turna Balığı Nerelerde Bulunur? Turna Nasıl Yakalanır?



Turna balıkları farklı görünümüyle diğer tatlı su yırtıcı balıklarından kolaylıkla ayırt edilebilen ve oldukça hızlı bir balık olan turna balığı etkileyici karakterlere ve muazzam bir görüntüye sahip balıklardır. baskınlık kurdukları her bölgede besin piramidinin en tepesinde yer alan bu yırtıcı balıklar, aynı türde diğer balıklar turna yavruları da (turnalar) dahil olmak üzere her türlü yutabilecekleri canlı üzerinden seçici davranmaksızın doymak nedir bilmeden beslenirler. hatta merada rastladıkları su kuşlarından kıyıda gezen farelere kamışlıklarda yuvalanan fareler gibi diğer küçük kemirgenlerden kurbağa ve semender gibi iki yaşayışlılara kadar hemen her türlü canlıyı, baş edilmesi zor bir avlanma baskısı altına alarak tüketirler.
Hidrodinamiğe ilgili bir mühendisi kıskandıracak nitelikteki torpil şekilli uzun silindirik vücudu yanında, vücudunun oldukça gerisinde, neredeyse birbiriyle aynı hizada ve eş büyüklüğe sahipi -altlı üstlü- sırt ve dışkıl yüzgeçleri turnanın güçlü kuyruğuyla oluşturduğu itkiyi kontrol ederek şimşek hızında atılmalar ve kısa menzilli fişeklemeler yapabilmesine olanak tanır. Hemen her büyüklükteki durgun su alanında ve ırmakların nispeten serin aktığı derin yataklı bölgelerde tek başlarına yaşarlar. Sualtındaki yoğun bitki koruluklarıyla kıyıdaki kamışlıkların etrafını seven, buralarda gizlenerek yakınından geçen canlıları pusuya düşürerek geçinen gözüpek yırtıcılardır.
Vücutları genel olarak esmer tonlu sarımtırak yeşil renkte olup -yaşa ve meraya göre değişmek koşuluyla- genç bireylerde karına doğru inen düzensiz şeritlere ve daha yaşlı bireylerdeyse iri esmer benekli karışık desenlere rastlanır. Başlarının önemli bir bölümünü oluşturarak hayli iri dişlerle donanmış büyük ağızları neredeyse dev bir ördek gagasını andıran kendine özgü şekliyle turnanın sahip olduğu en belirgin görsel karakterdi şekillendirir. Ağzın ön ucunda altçenenin üstçeneye göre biraz daha ileri çıkık olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Ağız kenarlarında, enseyle göz etrafında fark edeceğiniz küçük ve sıralı gözenekler, balığın hem bulanık suda hem de karanlıkta yakınındaki alanı fizik ve kimya yönünden algılamasına yardımcı duyu hücrelerine açılan küçük kanalcıklardır.
Yem olarak her türlü tatlı su balığı ve çaça, sardalye, hamsi gibi deniz balığının canlı ya da ölü olarak kullanıldığı şamandıralı bırakma donamları turna için yeterlidir. Bununla birlikte no.3 ve üzeri boydaki düz ve dalgalı şekilde bükülmüş döner kaşıklar, düşük hızlı sarımlarda bile kolay yalpalanan geniş ve çukur yalpa kaşıkları, yüzeyden ve orta sudan gelen 5-15 cm aralığındaki tüm yapay yemler, zokayla donatılmış sasiler ve yemli döner kaşıklar turna oltacılığında kullanabileceğiniz diğer donamları örneklemeye yeterlidir. Özellikle turuncu ve kırmızı sırtlı yalpa kaşıkları ve meraya bağlı olmak koşuluyla orta sudan sürütülebilecek 7-12 cm.lik sahte balıklar turna avında başarısı bilinen belirgin yapay yem gruplarıdır. Turna oltacılığında bırakma donamların kullanılması durumunda, bulunulan meranın tabanı su bitkileriyle kaplı olan ve tercihen kıyıdaki saz ve kamış öbekleriyle perdelenen -zayıf akıntılı veya tamamen durgun- bölgelerini denemenizi öneririm.

YEMLER

Canlı Yemler Kurbağa, semender, tüm tatlı su balıklarının genç bireyleri
Taze Yemler Kurbağa, semender, tüm tatlı su balıklarının genç bireyleri yanında benzer boy ve yapıdaki deniz balıkları
Yapay Yemler Döner kaşıklar (spinner), Yemli döner kaşıklar (spinnerbait), yalpa kaşıkları, yüzeyden gelen ve kısmen dalan sahte balıklar (voblerler)

tatlı su levreği perch nasıl yakalanır? Nerede bulunur?

TATLI SU LEVREĞİ

tatlı su levreği perch nasıl yakalanır? Nerede bulunur?


Göl ve göletlerle büyük akarsuların nispeten ağır akışlı olduğu bölgelerinde yaşayan en önemli tatlı su yırtıcılarındandır. Trakya yöresinde kaya levreği, testere gibi yerel isimlerle de tanınan tatlı su levreği bu yönüyle pilatikayla karıştırılır. Özellikle Ankara merkezli iç Anadolu yöresinde İngilizce adının telafuzu ile 'pörç' (perch yazılır) ve 'Amerikan levreği' şeklinde devşirme isimlerle anıldığına rastlansa da bunlar -geçmişten bugüne değin Türkçe bir isme sahip olan- yerli 'tatlı su levreği'miz için hayli talihsiz birer tanımlamadır. Bazen akarsuların denize döküldüğü ve acı su özelliği kazandığı mansaplarda da görülebilirler. Özellikle tabanı yer yer kayalık kırmalık meralara sahip, ağaç enkazlarına rastlanan bölgelerde dibe yakın şekilde yayılırlar.
Soğuk mevsimde farklı yaş ve büyüklükteki levrek bireylerinden oluşan kalabalık sürüler oluşturdukları bilinirken yaz döneminde daha kopuk ve bireysel davranışlar sergilerler ve sualtı bitkilerinin yoğun olduğu kıyı önündeki erişteliklere yönelirler. Yaşadıkları merada varlık gösteren her türlü küçük balık, başkalaşımını suda geçiren iri böcek larvaları, kurbağa iribaşı ve semender gibi iki yaşayışlılarla beslenirler. Vücut özellikleri açısından diğer bir tatlı su yırtıcısı olan sudağı andırılar. Bu yönden çoğu kere sudağında tatlı su levreği olarak adlandırıldığına şahit olabilirsiniz. Belirgin şekilde kambur yapı sergileyen ensenin bitiminde, ilki büyük ve sert yüzgeç ışınlarından oluşan iki adet sırt yüzgecine sahiptirler. İlk sırt yüzgecinin sivri ve sert ışınlardan oluşan karakteristik yapısı kuzey batı meralarında neden testere olarak adlandırıldığını açıklamaya sanırım yeterlidir. Bu yüzgecin -kuyruk yönünde- gerisinde oldukça koyu renkte belirgin bir lekeye sahip oluşunu tatlı su levreğinin sudak gibi kendine benzer balıklardan kolaylıkla ayırt edilmesini sağlayabilecek önemli bir görsel karakter olarak değerlendirebilirsiniz. Vücudu sırt kısmında esmer tonlarda koyu hâkî-gri olup yanlara doğru açık sarı ve kirli beyaza dönüşür. Vücut yanlarda 5-9 adet koyu renkli ve dikine inen bantla bölünmüştür. Dışkıl yüzgeç ile kuyruk yüzgeci turuncu-kırmızımtırak bir renktedir ve bu görüntüsüyle oldukça endamlı orta s*klet tatlı su yırtıcılarıdır.
Özellikle toprak solucanı ve canlı balıkla yemlenmiş her türlü şamandıralı orta su ve dip bırakmalarıyla tatlı su levreği yakalanabildiği gibi, başta no.2-no.3 döner kaşıklı yapay yemler olmak üzere zokalı sasilerle de zevkle yakalanırlar. Oldukça iştahlı balıklar olduklarından yaz periyodunda kıyıya yakın sualtı koruluklarının etrafından sürütülecek 3-5 cm.lik dalan sınıf sahte balıklarla (voblerlerle) başarılı şekilde yakalanabilirler. Doğal olarak yurdumuzun kuzey batı bölümüne giren orta ve batı Karadeniz, Marmara ve Trakya bölgelerinde dağılım gösteren tatlı su levreği, balıklandırma çalışmalarıyla iç Anadolu ve güneydoğu Anadolu bölgelerindeki çeşitli havzalara da aşılanmıştır.

YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı, kurbağa iribaşı, semender, tüm tatlı su balıkların birkaç santimetrelik genç bireyleri
Yapay Yemler no.1-no.3 arası döner kaşıklar (spinner), yemli döner kaşıklar (spinnerbait), muhtelif tip ve boyda yalpa kaşıkları, dalan sahte balıklar, 5-10 gr zokalı 4-6 cm.lik sasiler


Sudak Avı Nasıl Yapılır? Sudak Nerede Bulunur?

SUDAK

Sudak Avı Nasıl Yapılır? Sudak Nerede Bulunur?





Yanlış da olsa sudakların çoğu yerde tatlı su levreği (Perca fluviatilis) olarak anıldığına rastlanır. Her ne kadar üyesi olduğu levrekgiller içerisinde sıklıkla karıştırıldığı tatlı su levreği gibi etobur beslenmeyi seçmiş ve onunla benzer ekolojileri paylaşıyor olsa da, aslen kuzeyli ve -kendine özgü- avcı yetenekleri oldukça gelişmiş olan sudak, benzersiz bir tatlı su yırtıcısıdır. Bulunduğu merada etkili bir avcı olarak varlığını sergileyen sudak yanlardan yassılaşmış ince uzun gövdesi ve sahip olduğu güçlü kuyruk yüzgeciyle sualtında hızla ilerleyerek yem kovalamayı kolaylaştıran ideal gövde dinamiğine sahip etkileyici bir balıktır. Alt ve üstçenelerde yer alan iri köpek dişleri, ağızladığı avına aman vermeyerek onu tatlı su dünyasının korkulası tiranlarından biri haline getirmektedir. Sudağın ağzı, vücut eksenini ortalayacak şekilde konumlanmıştır. Vücut rengi sırt kısmında esmer tonlarda hâkî iken vücut yanlarından karın bölgesine inildikçe belirsizleşen 8-11 arası koyu tonlu dikine bantla bölünmüştür. Gövdenin tamamı ve solungaç kapaklarının bir kısmı küçük parlak köşeli taraksı (ktenoid) pullarla kaplıdır. Kıyıya yakın alanlarda yer alan sualtı koruluklarının ve eriştelik meraların çevresinde rastlayabileceğiniz yetişkin sudaklar genellikle tek başlarınayken 15-22 cm arası boya sahip genç sudaklar ise belirli bir alanda seyrek dağılım göstererek kalabalık olmayan gruplar halinde bulunabilirler.

İlk kez Doğu Bloku'ndan kırklı yıllarda ülkemize getirilen ve bizde de eski Sovyetlerdeki aynı ismiyle anılan sudak, yurdumuzun en kuzeyinden en güneyine kadar hemen hemen tüm iklim bölgelerine taşınmış ve doğal tür kompozisyonları içerisine sıkı şekilde intibak ederek öyle ya da böyle yerelleşmiştir. Ancak son yıllarda ilk kez bırakıldıkları iç Anadolu bölgesindeki havzalarda neredeyse tükenmiş, kuzeyde ve güneyde ise sadece birkaç önemli havzada rastlanabilecek kadar azalmıştır.

Sudakların mönüsünde kerevit gibi eklembacaklı tatlı su organizmaları, gümüş, bıyıklı balık, dere kayası, tatlı su horozbinası, sazan, yılan balığı, kızılgöz, kızılkanat gibi ağızlayabileceği büyüklüğe sahip olan ve aynı merayı paylaştığı bütün diğer balıkların genç bireyleri (dubaraları), semender ve kurbağa gibi amfibyumların tamamı yer alır. Adı geçen balıkların ve amfibyumların canlı yem olarak kullanıldığı bırakma donamlarının yanı sıra her türlü yapay yemle oldukça başarılı oltacılık denemeleri yapılabilir. Özellikle no.3 ve üzeri büyüklükteki döner kaşıklar, yemli (sasili) döner kaşıklar, farklı ağırlık gruplarında olan yalpa kaşıkları ve meraya bağlı olmak koşuluyla orta sudan ve taban üzerinden sürütülebilecek -dalma kabiliyeti olan- sert gövdeli sahte balıklar (voblerler) sudak avında başarısı bilinen başat yapay yem gruplarıdır.


YEMLER

Canlı Yemler Kurbağa, semender, tüm balıkların genç bireyleri
Yapay Yemler no.3 ve üzeri boyda döner kaşıklar (spinner), yemli döner kaşıklar (spinnerbait), muhtelif tip ve boyda yalpa kaşıkları, dalan veya kısmen dalan sahte balıklar (voblerler) , 5-20 gr arası zokalı 4-10 cm.lik sasiler

TATLI SU KEFALİ (Kasna) Nasıl Yakalanır? Bulunduğu yerler.

TATLI SU KEFALİ (Kasna)

TATLI SU KEFALİ (Kasna) Nasıl Yakalanır? Bulunduğu yerler.



Kasna, ağzıbüyük, akçabalık adlarıyla da anılan tatlı su kefali, isminden anlaşılacağı gibi tatlı su havzalarının -özellikle berrak ve nispeten hızlı akan- çaylarında avcı özellikleriyle öne çıkan bir balıktır. Bu yönüyle orta irtifalı bölgelerin akarsularında ve bu sulara bağlantılı göllerde olta balıkçılığı açısından önem taşıyan türlerin başında yer alırlar. Güçlü bir kuyruk yüzgecine sahip olan tatlı su kefali sahip olduğu hidrodinamik vücut yapısıyla kıyının 40 metreye kadar önündeki açıklıklarda yüzeye yakın şekilde yayılım gösterirler. Bu esnada sık sık sıçrayışlar yaparak avlanan kefaller yüzey suyundaki her türlü hareketliliğe olabildiğince ilgilidirler. Tatlı su kefalinin yayılım gösterdiği meralarda, gün içerisinde, kıyı önlerine yakın olup ağaçlar tarafından gölgelenmiş alanların özellikle su yüzeyi ve yüzeyin hemen altını değerlendiren yapay yem gruplarıyla taranması kolaylıkla birkaçının yakalanmasını sağlayacaktır. Işık şiddetinin düştüğü ve güneş ışınlarının eğik açıyla geldiği sabah ve akşam üstü saatlerinde ise dağınık şekilde sürülenerek meranın hemen hemen tüm kıyısında etkinlik gösterirler.
70 cm civarında boya ulaşabilen yetişkin tatlı su kefalleri, orta büyüklükteki düzgün sıralı pulları ve nispeten silindirik yapıdaki vücutlarıyla oldukça etkileyici yapısal özellikler sergilerler. Esmer tonlardaki koyu renkli sırt kısmından karın bölgesine doğru kirli beyaz, açık sarı tonlara dönüşen donu yer yer yeşilimsi mavimtırak metalik yansımalar oluşturur. Koyu renkte ki sırt yüzgecine karşılık karın yüzgeçleri ve anal yüzgeci hafif tonda turuncu renktedir. Nispeten silindirik ve uzun yapısından dolayı adaş tutulduğu (denizel) kefallerle esasen herhangi bir yakın akrabalığı olmayan kasnalar, gün içerisinde bulabildikleri hemen her türlü besini değerlendiren obur balıklardır. Her türden sucul böceği, karasal böcekleri, balık ve semender gibi amfibyumların yumurta, larva ve genç bireylerini avlayarak su bitkilerinin taze sürgünlerini ve tohum öbeklerini de iştahla tüketirler

Sinek, böcek, balık taklidi 3-8 gr.lık küçük voblerlerle ve döner kaşıklarla başarılı şekilde yakalanırlar. Bunun yanında bulundukları çayların dirseklerinde rastlanan kör alanlarda şamandıralı yüzey bırakmalarının ve yemli orta su bırakmalarınında olumlu sonuçlar verdiğini belirtmeliyim. Yurt genelinde hemen hemen tüm tatlı su havzalarımıza yayılmış olan tatlı su kefalleri orman içi alanlardan, yer yer tatlı suyun denizle birleştiği mansaplara kadar çok çeşitli bölgelerde dağılım sergileyen yaygın balıklardır. Anadolu'nun güney yöresinde, güneydoğu ve özellikle Çukurova havzasında yer alan diğer bir tatlı su kefali türü de akkefaldir (Squalius lepidus). Kasnadan farklı olarak parlak gümüşi beyaz bir renge sahip olan akkefal, daha derin çatallı kuyruğu ile kasna'dan kolaylıkla ayırt edilir. Her iki türde gerek biyolojik özellikleri ve gerekse ekolojik istekleri yönünden oldukça yakın olduklarından aynı çevrelerde dağılım gösterip tek bir merada birlikte av verebilirler.


YEMLER

Yazarın tatlı su kefali için önerdiği olta yemleriCanlı Yemler Toprak solucanı, çekirge, sivrisinek balığı (gambusya)
Taze Yemler Tavuk ciğeri
Yapay Yemler no.1-no.3 arası döner kaşıklar (spinner), yemli döner kaşıklar (spinnerbait), muhtelif tip ve boyda yaş veya kuru yapay sinekler (bkz. Uçurma Balıkçılığı), böcek şeklinde ki yüzey voblerleri, 5-10 gr zokalı 4 cm'lik sasiler

Tahta Balığı Nasıl yakalanır?

Tahta Balığı



Akçapak, gümüş çapak isimleriyle de anılırlar. Vücut geneline hakim olan gümüş rengi sırtta esmer tonlar kazanır. Genel görünümüyle benzediği çapaktan daha küçük yapısı, yan yüzgeçleriyle karın yüzgeçlerinin turuncu kırmızımtırak renkte oluşuyla kolaylıkla ayırt edilir. Vücut yanlarında yanal çizgiyle sırt kamburu arasında yatay vücut eksenine paralel şekilde belli belirsiz 7-10 adet soluk koyu tonda bant görülebilir. Ense köküyle sırt yüzgeci arasındaki ince hat vücut geneli orta irilikte pullarla kaplıdır. Ağır akışlı nehirlerde ve göllerde küçük gruplar şeklinde yaşayan tahta balıkları, kıyı önündeki eriştelik meralarda, bitki varlığı yönünden zengin sualtı korulukları ve çevresinde yumuşak taban döküntüleri arasında kan kurdu türünden çamurda yerleşen kurtçukları, çeşitli böcek larvalarını ve diğer tatlı su yumuşakçalarını tüketirler.
Küçük ve silindirik yapıda dişsiz bir ağıza sahip olan tahta balıkları toprak solucanıyla, muhtelif böcek türlerinin tırtıllarıyla, çeşitli kınkanatlılara ait tombul larvalarla ya da sinek kurtçuklarıyla yemlenmiş şamandıralı orta su veya dip bırakmalarıyla yakalanırlar. Bulundukları merada belirli alanların yemlenerek balığın etkinlik sahasında tutulmaya çalışılması şamandıralı bırakmalarla yakalanan diğer balık türlerinde olduğu gibi tahta balığı oltacılığında da olumlu sonuçlar vermektedir. Şamandıralı donamlarla yapılan oltacılık ugulamalarında hedeflenen en önemli türlerden birisi olan tahta balığının ülkemizde doğal olarak yayılım gösterdiği alanlar Karadeniz Bölgesi'nin orta ve batısı ile Trakya'daki tatlı su havzalarıdır.

OLTA DONANIMI



YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı, böcek larvaları ve tahıl sineklerinin larvaları
Hamur Yemler Pişmiş ekmek hamuru

sis balığı nasıl yakalanır?

SİS BALIĞI



Aynı cinste yer alan kardeş türü koca ağız (Aspius aspius) gibi üyesi bulunduğu sazangiller ailesinin güneyde yaşayan ikinci etobur balığıdır. Bulunduğu iklim kuşağında yayın balıklarıyla birlikte besin zincirinin tepesinde yer alan en baskın yırtıcılardır. Yem kovalamayı kolaylaştıran ideal gövde modeline sahip sis balığının ağzı yukarıya doğru eğimli bir şekilde vücut eksenini ortalayacak şekilde konumlanmıştır. Koca ağıza göre çok daha küçük pullarla kaplı olan vücudu sırt kısmında esmer gri tondan yanlara doğru gümüş-beyaz renge döner. Dicle ve Fırat nehir sistemine bağlı olan oldukça geniş bir havzada yayılım sergilerler. Bu yönüyle ılıman ve sıcak iklim kuşağında bulunan orta yükseklikteki platolardan aşağı ovalara yol alan nehirlerin orta şiddette debili ve yatağının genişlediği barbus bölgesinden, bu nehirlerin denizle birleştiği ağır akışlı, derin ve bulanık mansaplara kadar geniş bir sahada yayılım gösterirler.
Sis balığının mönüsünde bıyıklı balık, sazan, gümüş, yılan balığı gibi ağızlayabileceği büyüklükte olan ve aynı merayı paylaştığı bütün balıkların genç bireyleri, semender ve kurbağa gibi amfibyumlar yer alır. Aynı zamanda iri yetişkinlerin tıpkı turnalar gibi havzada yaşayan ördek, sakarmeke gibi su kuşlarının yavrularını yediği de bilinmektedir. Adı geçen balıkların ve amfibyumların ölü/canlı yem olarak kullanıldığı bırakma donamlarının yanı sıra, her türlü yapay yemle başarılı şekilde oltacılıkları yapılabilir. Özellikle no.4 ve üzeri büyüklükteki döner kaşıklar, yemli (sasili) döner kaşıklar, farklı ağırlık gruplarında olan yalpa kaşıkları ve meraya bağlı olmak koşuluyla yüzen özellikteki yüzeyden ve orta sudan gelen voblerler başarısı bilinen yapay yem gruplarıdır.

Kullanılacak donamın Ø0,30-0,35 mm. geçmeyen polimer yapıda bir naylon monofilaman misinadan tercih edilmesi hafif olduğu kadar sağlam bir bedenin oluşturulmasına olanak sağlar. Ağızlarında herhangi bir diş yapılanması ve kesici aksam bulunmadığı için çelik tel ve benzeri malzemelerle yemin kılavuzlanmasına gerek yoktur. Ancak oltaya yakalandıktan sonra oldukça sert ve ilk başta süreklilik gösteren dönüşler yapmalarından dolayı misinanın gamlanarak zayıflamasını engellemek için mutlaka uygun kalibrede bir fırdöndünün, donamın 30-50 cm gerisinde bedenle ilişkilendirilmesi oldukça fayda sağlayacaktır. Sudak, turna ve koca ağız avı için önerilen bütün donamlar sis balığı avında da başarıyla kullanılabilir. Ağır akışlı ve bulanık akarsu meralarında olta bedeninin Dyneema standartı multiflaman olta iplerinden tercih edilmesi böylesi meralarda sıklıkla karşılaşılan hareketli ve yüzer konumda ki ilişkenlere karşı takımınızı güçlendirecektir.
Ortadoğu ve Mezopotamya orijinli sis balıklarının ülkemizde doğal olarak yayılım gösterdiği alan Dicle ve Fırat Havzasının yer aldığı güneydoğu ve doğu Anadolu bölgeleridir.

OLTA DONANIMI



YEMLER

Canlı Yemler Kurbağa, semender gibi amfibyumlar, tüm balıkların genç bireyleri
Yapay Yemler Döner kaşıklar (spinner), yemli döner kaşıklar (spinnerbait), yalpa kaşıkları, yüzeyden gelen sahte balıklar (popperler), kısmen dalan sahte balıklar

SİRAZ (Sarıbalık) Nasıl tutulur? Siraz Balığı nerede bulunur?

SİRAZ (Sarıbalık)



Yayılım gösterdiği bölgelerde aptalca ve sarıbalık adlarıyla da tanınan siraz; Sazangiller ailesine bağlı (Cyprinidae) Capoeta cinsinin bir üyesidir. Ancak aynı isim benzer ekoljileri paylaşan -çoğu minör farklılıklarla birbirinden ayırt edilebilen- diğer capoeta türleri ve alttürleri içinde ortak olarak kullanılır. Yurdumuzun farklı ekolojilerine uyum sağlamış bilinen altı alttür'ü bulunan siraz, barbus zonu ve abramis zonu olarak tanımlanan orta ve yüksek irtifalı platolardan daha alçak kesimli vadilerin arasına doğru orta şiddetle akan çaylarla ırmakların geniş dirseklerle dönerek havuzlandığı meralarda varlık gösteren bir balıktır. Bu sular genel olarak, bulunduğu irtifa gereği sıcaklığı 15-17 C°nin üzerine çıkmayan en çok 1,5 m derinliğe sahip, tabanında iri ve yuvarlak taşlarla kaplı kısmen çamurlu kırmalık meralar içeren nehir yataklarıdır.
Bulundukları çevrede yoğun gruplar halinde yayılan sirazlar başlarının önünde alt kısımda konumlanan ve at nalı şeklinde bir ağza sahiptirler. Silindirik ve ince-uzun vücutları ile nehirlerin endamı güzel balıklarının başında gelirler. Pulsuz ve geniş başları bu balıklara oldukça sempatik ve çocuksu bir çehre kazandırmıştır. Özellikle güney bölgelerimizdeki yaşam alanlarında çoğu zaman bıyıklı balık (Barbus spp.) türleriyle karışık populasyonlar şeklinde varlık gösteren siraz, üreme dönemi arifesinde ve ılıman mevsimlerde karın bölgesinde oldukça hoş sarılıkta yer yer turuncu kızarıklıkta renklenmeler sergiler.Çok benzedikleri ve sıklıkla karıştırıldıkları bıyıklı balıklardan farklı olarak sadece ağız kenarında ve farklı siraz türlerine göre uzunluğu değişiklik gösterebilen bir çift kısa bıyığa sahiptirler. Özellikle sahip olduğu keratin dokulu, tırnaksı dolayısı ile güçlü dudaklarını kullanarak taban dokusunu oluşturan irili ufaklı taşların yüzeyinde yetişen alg (genel anılışıyla yosun) kolonilerini ve bunların arasında gezinen küçük eklembacaklılarla su yumuşakçalarını tüketir. Sığ ve berrak alanlarda taşların üzerinde gezinen ve taşın yüzeyindeki canlı yeşil dokuyu tıraşlarken verdikleri yan yana görüntü çok güzeldir.

Oldukça ürkek hayvanlar olan sirazlar, rahatsız edilmeyen tenha alanlarda yaşarlar. Sese oldukça duyarlı olan siraz, ani ses ve titreşimlere hızla reaksiyon vererek birdenbire ortadan kaybolmakta çok ustadır. Bu yüzden merasında sessiz ve sakin hareket etmek, siraz oltacılığında dikkat edilmesi gereken en önemli noktadır. Bitkisel ağırlıklı bir diyete sahip olan sirazlar, tahıl taneleriyle ve bu tahılların unu kullanılarak hazırlanan karma hamurlarla yakalanırlar. Ağızları balığın boyuna koşut olarak ortalama bir genişliğe sahip bulunmasına karşın, dar bir boşluğa bağlandığından çok fazla açılamaz ve bu yüzden sirazlar yemi ağızlamak yerine ısırıp sıyırmak suretiyle yutarlar. Bu durum iri yemleri almakta zorlandıkları anlamına gelir ki bu yüzden küçük boyda iğnelerin ve yemlerin kullanıldığı donamlar çok daha başarılı siraz avcılarıdır. Kuvvetli kafa vuruşlarıyla oltaya karşı mukavemet gösteren siraz en fazla Ø 0,30 mm yumuşak naylon bir misinanın kullanıldığı 6-8-10 numara kısa dirsekli, çapraz tek iğneli donamlarla rahatlıkla yakalanabilir.
Farklı siraz türleri birbirine benzeş vücut özelliklerine sahip olsalar da hem tür farklılığı hem de mera değişimi, vücut rengi ve deseninde temel farklılıkların görülmesine neden olmaktadır. Capoeta capoeta türü sırtta esmer kahverenginden yanlarda kehribar rengine ve karında açık turuncu, kiremit rengine dönebilen sarı tonların ağırlıkta olduğu bir dona sahiptir. Capoeta capoeta angorae'nin bazı formlarındaysa renk, sırtta koyu gri-siyahken yanlarda gümüşi beyaz olup vücut geneline dağılmış düzensiz koyu renk beneklerle çilli bir desene sahip olabilir. Şamandıralı ve yemleyicili bırakma donamlar siraz oltacılığında başarısı bilinen takımlardır. Siraz donamlarında yem olarak toprak solucanı, tahıl kurtları gibi canlıların yanı sıra mısır ve farklı tahıllarının unları karıştırılarak elde edilen hamurlarla pişmiş ekmekten hazırlanan hamur topları da yem olarak kullanılırlar. Ülkemizde sirazların dahil olduğu Capoeta cinsine üye olup aynı isimle anılan diğer balık türleri şunlardır: Capoeta capoeta, Capoeta barroisi.

OLTA DONANIMI



YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı, tahıl sinekleri larvaları (kurtçuklar)
Taneli Yemler Haşlanmış mısır
Hamur Yemler 1-Beyaz ekmek hamuru 2-Mısır unu hamuru 3-Buğday kırığı + buğday unu + peyniraltı suyu 4-Mısır kırığı + buğday kırığı + beyaz ekmek içi

Adi Sazan Pullu Sazan Nasıl Yakalanır?

SAZAN (Adi Pullu)



Tatlı su balıkları denildiğinde akla gelen ilk balık kuşkusuz sazandır. Bazı yörelerde pullu, adi pullu, pullu sazan, hamur pullusu gibi isimlerle de anılırlar. Yüksek platolardan deniz seviyesinde yer alan alçak ovalara kadar dünya üzerinde çok farklı coğrafyalara dağılmışlardır. Akraba türleri düşünüldüğünde tatlı sularda varlık gösteren çok geniş bir aileye mensup olan sazanlar, morfolojik vücut özellikleri yönünden diğer sazangilleri en iyi şekilde temsil ederler. Genel olarak durgun su alanlarında yayılım sergilemelerine karşılık akarsuların özellikle nehir formu taşıyan alanlarında da yaygın olarak yer alırlar. Yaşam alanının niteliğine göre nispeten ince uzun, basık veya tıknaz olabildikleri değişik vücut formları sergileseler de çoğunlukla gürbüz görünümlü balıklardır. Bulundukları bölgede bitkisel varlığın yoğun olduğu meralar sazanların yoğun gruplar halinde yerleştiği alanlar dır ancak sazanlar üreme dönemi dışında sürülenerek yayılma alışkanlığında değillerdir. Sadece bir sazan için en uygun beslenme olanaklarını sunan bir mera diğer sazanlar içinde aynı cazibeye sahip olacağından çoğu zaman dağınık ve geniş bir alana yayılan gruplar halinde rastlanmaları yine de olasıdır. Sazanlar erginleşme süresince hayvansal besinlerin ağırlık kazandığı karma bir diyete uyarlar. Buna karşın erginleşmiş ve birkaç kez döl vermiş bir sazanın mönüsünde bitkisel ağırlıklı besinlerin düzeyi gittikçe artar. Dip ve dibe yakın alanlarda yumuşak zemin dokusu içerisinde ve bitki kolonileri arasında ve üzerinde yer alan tüketebilecekleri her türlü malzemeyle beslenirler.Öncelikli beslenme alanları yaşadıkları bölgenin zemini olmakla birlikte nispeten sığ meralarda kullanılan aromalı yemlerin yaydığı kokunun cazibesiyle su yüzeyinden ve yüzey altından da yem alabilirler. Ağızlarının kenarında ve üst dudak üzerinde yer alan iki çift bıyıkları aynı zamanda kısmi bir tat-koku alma organı olarak kullanılır .Bu sayede görsel duyunun iş göremeyeceği bulanık sularda dahi koku ve tat alma duyusundan faydalanarak yemini bulabilir. Sazanların çenesinde ve ağız ağız boşluğunda herhangi diş oluşumuna rastlanmaz

Bunun yerine yutak bölgesinde yer alan ve dışarıdan görülemeyecek kadar içerde konumlanmış bir çift kemik kaide üzerinde sıralı öğütücü dişlere sahiptirler. Yutak dişleri (farinks dişleri) olarak adlandırabileceğimiz bu organları ile ağızladıkları yem gevelenerek solunum hareketinin de yardımıyla yutak kısmına iterler. Yutak dişleriyle ezilerek küçük parçalara ayrılaran kısmen öğütülmüş besin önce mideye, oradan da oldukça uzun olan barsak yoluna aktarılır. Bu diğer sazan türlerinin de beslenme alışkanlıklarını şekillendiren bir fizyoloji olup, yemin ağızlanarak yutulması sırasında geçen sürenin uzunluğu ve balığın sürekli olarak ağzında iri yem parçalarını gevelemesi, onların amatörler tarafından "emici ve yemle oynayan balıklar" şeklinde de tanımlanmasına sebep olmuştur.



Sazanlar insan tarafından yüzyıllar önce kontrollü şekilde üretimi yapılan ilk balıklardandır ve bu yüzden zaman içerisinde üzerinde estetiğe ve et verimliliğine yönelik sayısız ıslah çalışması yapılmış bir türdür. Çalışmaların sonucunda bugün için bayağı sazan olarak bilinen formdan birkaç önemli varyete geliştirilmiştir. Tüm varyeteler genetik olarak bayağı sazanla aynı tür (Cyprinus carpio carpio) olmalarına karşın, sahip oldukları bazı farklı vücut özeliklerinden ötürü ayrı sazan türleri olarak da değerlendirilirler. Ancak bu esasen yanlış ve eks*k bir yaklaşımdır. Bayağı sazandan geliştirilerek sofralık tüketimde ve serviste avantaj sağlamak amacıyla üretilen en önemli sazan varyeteleri derili sazan ve aynalı sazanlardır. Bayağı sazanın vücudu birbirini muntazam olarak örten ve orta büyüklükte pullarla kaplı olmasına

karşılık, aynalı sazan varyantlarında vücudun belli alanlarında oldukça irileşmiş, düzensiz sıralanan ve şekli sabit olmayan çember pullar göze çarpar. Derili sazan varyantında ise adından da anlaşılacağı gibi vücut genelinde belirgin bir pullanma görülmez; sadece yüzgeç kaidelerinde küçük ölçekli bir ya da iki sıra pul dizilerine rastlanabilir.
Anlattığım bu vücut formundaki farklılıklarına rağmen sergiledikleri nispeten değişik renklenme, teknik açıdan varyantalrı belirleyici bir ayırım ölçütü değildir. Yani sazanlar yaşadıkları alanların temel çevre özellikleri paralelinde aynı varyete içerisinde de farklı renk özellikleri sergileyebilirler. Tabanı killi ve bitkisel dokunun nispeten zayıf olduğu bölgelerde vücut rengi sarı-kahverengi tonlarda iken, berrak suya sahip bitki zengini meralarda koyu kahve-yeşil tonlarında olabilir. Yüksek irtifalı ve derin havzalardaki gibi gün içerisindeki ışıklanmanın kısıtlı olduğu meralarda ve dar çaylarla bulanık ve hızlı akışlı ırmaklarda vücut rengi çok daha koyu tonlara dönerek sırtta siyah-koyu gri, vücut genelinde ise esmer tonlara dönebilir. Sazanlar yaygın olarak salma bedenli yemli bırakma donamlarla yakalanırlar. Bu donamlardaki iğne sayısı 1-4 arasında olabilir. Dar koylarda ve sualtında yoğun ilişken barındıran meralarda şamandıralı bırakma donamları da başarılı şekilde kullanılır. Sazan donamlarında yem olarak toprak solucanı ve diğer canlı kurtlar kullanılabilir. Aynı şekilde haşlanmış mısır taneleriyle farklı tahıllarının unundan hazırlanmış karışım hamurlar ve pişmiş ekmekten hazırlanan hamurlar da yem olarak kullanılırlar. Kullanılacak bırakma donamlarının Ø 0,40 mm.lik naylon monofilaman misinadan kurulması hafif olduğu kadar sağlam bir bedenin oluşturulmasına olanak sağlar. Sazanların çenelerinde herhangi bir diş yapılanması ve kesici aksam bulunmadığı için ne denli büyük bireyler yakalanıyor olursa olsun çelik tel ve benzeri malzemelerle iğnenin kılavuzlanmasına gerek yoktur. Ancak oltaya yakalandıktan sonra oldukça sert ve ilk başta süreklilik gösteren dönüşler yapmalarından dolayı misinanın gamlanarak zayıflamasını engellemek için mutlaka uygun kalibrede bir fırdöndünün 35-40 cm.lik köstekle olta bedeninin ilişkilendirilmesinde kullanılması oldukça fayda sağlayacaktır.

OLTA DONANIMI





YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı
Taneli Yemler Haşlanmış mısır, az haşlanmış patates, az haşlanmış şeker pancarı, böğürtlen ve dut
Hamur Yemler 1-Mısır unu hamuru 2-Pişmiş ekmek hamuru 3-Buğday kırığı + buğday unu + peyniraltı suyu
4-Mısır kırığı + buğday kırığı + beyaz ekmek içi
Kaynamış Yemler (Boili) 1-Peyniraltı suyu + beyaz ekmek içi + yumurta 2-Peyniraltı suyu + esmer ekmek içi + yumurta
3-Pirinç lapası + buğday unu + vanilya + yumurta

KOCA AĞIZ (Akbalık) Balığı Nasıl yakalanır

KOCA AĞIZ (Akbalık)



Akbalık olarak da anılırlar. Üyesi olduğu sazangiller içerisinde güneyli kardeşi olan sis balığı (Aspius vorax) ile birlikte etobur beslenmeyi seçmiş olan yegâne üyedir. Sudak veya turna gibi oldukça etkili bir avcı olan koca ağız yanlardan yassılaşmış, güçlü bir kuyruk yüzgeciyle ilerlemeyi ve yem kovalamayı kolaylaştıran ideal gövde dinamiğine sahip etkileyici bir balıktır. Alt çenesi hafifçe üst çeneden daha uzundur ve ağız vücut eksenini ortalayacak şekilde konumlanmıştır. Vücut rengi sırt kısmında gri-siyah iken vücut yanlarından karın bölgesine inildikçe gümüşi gri-beyaza dönüşür. Gövdenin tamamı orta büyüklükte parlak pullarla kaplıdır. Orta yükseklikteki platolardan aşağı ovalara akan nehirlerin orta şiddette debiye sahip, akarsu yatağının genişlediği barbus bölgesinden nehirlerin denizle birleştiği ağır akışlı, derin ve bulanık mansaplara kadar geniş bir sahada yayılım gösterirler.
Koca ağızın mönüsünde kerevit gibi eklembacaklılar, gümüş, bıyıklı balık, sazan, yılan balığı, kızılgöz, kızılkanat gibi ağızlayabileceği büyüklükte olan ve aynı merayı paylaştığı bütün balıkların genç bireyleri, semender ve kurbağa gibi amfibyumlar yer alır. Aynı zamanda iri yetişkinlerin tıpkı turnalar gibi havzada yaşayan ördek, sakarmeke gibi su kuşlarının yavrularını yediği de bilinmektedir. Adı geçen balıkların ve amfibyumların ölü veya canlı yem olarak kullanıldığı bırakma donamlarının yanı sıra, her türlü yapay yemle başarılı bir oltacılık yapılabilir. Özellikle no.4 ve üzeri büyüklükteki döner kaşıklar, yemli (sasili) döner kaşıklar, farklı ağırlık gruplarında olan yalpa kaşıkları ve meraya bağlı olmak koşuluyla yüzen özellikteki yüzeyden ve orta sudan gelen voblerler başarısı bilinen yapay yem gruplarıdır.

Kullanılacak donamın Ø 0,28-0,30 mm geçmeyen polimer yapıda bir naylon monofilaman misinadan tercih edilmesi hafif olduğu kadar sağlam bir bedenin oluşturulmasına olanak sağlar. Ağızlarında herhangi bir diş yapılanması ve kesici aksam bulunmadığı için çelik tel ve benzeri malzemelerle yemin kılavuzlanmasına gerek yoktur. Ancak oltaya yakalandıktan sonra oldukça sert ve ilk başta süreklilik gösteren dönüşler yapmalarından dolayı misinanın gamlanarak zayıflamasını engellemek için mutlaka uygun kalibrede bir fırdöndünün, donamın 30-50 cm gerisinde bedenle ilişkilendirilmesi oldukça fayda sağlayacaktır. Sudak, turna ve sis balığı oltacılığı için önerilen bütün donamlar koca ağız oltacılığında da başarıyla kullanılabilir. Mansaplar gibi ağır ve bulanık akışlı acı su meralarında olta bedeninin Dyneema standartı multifilaman olta iplerinden tercih edilmesi aynı takıma atılabilecek dişli deniz balıklarının zorlanmadan kıyıya alınmasına olanak sağlayacaktır.



OLTA DONANIMI



YEMLER

Canlı Yemler Kurbağa, semender gibi amfibyumlar, tüm balıkların genç bireyleri, küçük kerevitler
Yapay Yemler Döner kaşıklar (spinner), yemli döner kaşıklar (spinnerbait), yalpa kaşıkları, yüzeyden gelen sahte balıklar (popperler), kısmen dalan sahte balıklar

Kızılkanat Balığı Nasıl yakalanır?

KIZILKANAT



Adına ilham veren koyu renkli sırt yüzgecinin dışındaki turuncu kırmızımtırak tek yüzgeçleri ve nispeten yanlardan basık, oval şekilli vücuduyla oldukça güzel görünümlü bir balıkıtr. Vücudun yanı parlak gümüş renginde olup tamamı dış kenarı koyu renk kontürlü ve iri sayılabilecek düzgün sıralı pullarla örtülüdür. Kızılkanatlarda gözbebeğinin etrafı turuncu-kırmızı harelidir. Bu yönüyle kızılgöz (Rutilus rutilus) ile yakın benzerlik göstermesine rağmen geniş ve oval vücut profiliyle ondan kolaylıkla ayırt edilebilir. Sırt kısmında koyu esmer tonda yeşil-kahverengi olan donu, karın bölgesinde beyaza döner. Oldukça ağır hızda ortalama 25-30 cm boya kadar büyüyebilen yetişkin bireylerden oluşan küçük gruplar, nispeten yumuşak iklime sahip göllerin ve ağır akan ırmakların sığlıklarında yayılırlar. Özellikle kıyı önündeki eriştelik meralarda, bitki varlığı yönünden zengin sualtı koruluklarının ve çevresinin müdavimidirler. Söz konusu alanların sunduğu zengin organizmalar üzerinden geçinen kızılkanatlar avize otu, civan perçemi (bin yaprak otu) gibi bazı su bitkilerinin taze sürgünlerini, çeşitli böcek larvalarını, balık yumurtalarını ve diğer sucul yumuşakçaları tüketirler.
Vücut eksenini ortalayarak başın önünde konumlanmış küçük ve dişsiz ağızları vardır. Kızılkanatlar, toprak solucanı, çekirge, sinek, çeşitli kınkanatlılara ait tombul larvalarla veya pişmiş ekmeğin gevrek kabuğu ve içinin hamuruyla yemlenmiş şamandıralı yüzey bırakmaları ve orta su bırakmalarıyla yakalanırlar. Şamandıralı bırakmalarla yapılan oltacılıkta belirli alanların yemlenerek hedef balığın etkinlik süresince merada tutulmaya çalışılması, benzer karakterli diğer balık türlerinde olduğu gibi kızılkanat oltacılığında da olumlu sonuçlar vermektedir.
Ülkemizde doğal olarak yayılım gösterdiği alanlar orta Anadolu''dan kuzeye kadar olan tüm bölge ve Trakya'daki tatlı su havzalarıdır.

OLTA DONANIMI



YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı, küçük çekirgeler ve böcek larvaları
Hamur Yemler Pişmiş ekmek hamuru

Kızılgöz Balığı Nasıl Yakalanır?

KIZILGÖZ


Vücudu iri sayılabilecek düzgün sıralı parlak gümüş renginde pullarla örtülü, esmer tonlu sırt yüzgeci dışındaki turuncu kırmızımtırak yüzgeçleriyle kızılkanata (Scardinius erythrophthalmus) benzer özelliklerde güzel bir balıktır. Yanlardan basık ve düzgün şekilli vücuduyla oldukça güzel görünümlü bir balıktır. Gözbebeğinin etrafı kırmızı harelidir. Bu yönüyle de kızılkanata yakın benzerlik göstermesine rağmen daha dar ve uzun vücut profiliyle ondan kolaylıkla ayırt edilebilir. Sırt kısmında hâkî esmer tonlardaki renk, karın bölgesinde beyaza döner. Düşük debili akarsularda ve göllerde yaşarlar. Ortalama 25-30 cm boydaki bireylerden oluşan dağınık gruplar halinde bulunduğu meranın su bitkilerince zengin sığlıklarında yayılırlar. Söz konusu alanların sunduğu zengin organizmalar üzerinden geçinen kızılgözler, civan perçemi (bin yaprak otu) gibi sualtı bitkilerinin filizlerini, su mercimeği gibi yüzey bitkilerini, çeşitli böcek larvalarını, balık yumurtalarını ve diğer yumuşakçaları tüketerek aynı merayı paylaştığı iri avcı türlerin temel besinin teşkil ederler.
Küçük ve dişsiz ağızlı balıklar olan kızılgözler toprak solucanı, çekirge, sinek, çeşitli kınkanatlılara ait tombul larvalar ya da pişirilmiş ekmeğin gevrek dış kabuğu ve içindeki yumuşak kısımla yemlenmiş şamandıralı yüzey ve orta su bırakmalarıyla kolaylıkla avlanırlar. Bulundukları merada belirli alanların yemlenerek balığın etkinlik sahasında tutulması, şamandıralı bırakmalarla yakalanan diğer balık türlerinde olduğu gibi kızılgöz oltacılığında da olumlu sonuçlar vermektedir.
Aynı cinse ait bir kaç yakın türle birlikte ülkemiz coğrafyasının yukarı enlemlerinde daha çok yayılım gösteren kızılgöz, batı Anadolu'nun kuzeyi, Trakya, Marmara ve Karadeniz bölgesinin batısına kadar olan bölgelerin tatlı su havzalarında bulunur.

OLTA DONANIMI



YEMLER

Canlı Yemler Toprak solucanı, küçük çekirgeler ve böcek larvaları
Hamur Yemler Pişmiş ekmek hamuru